FENERLEAKS

Gerçeklerin ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır!

Posts Tagged ‘FootballLeaks

KESİNOFSAYT PODCAST – BÖLÜM 002

leave a comment »

FOOTBALL LEAKS – MODERN KÖLELİK

leave a comment »

football-leaks-gencafrikalılar

 

Keçi ve tavuklarla dolu çamurlu bir yolda Old Akrade sakinleri öğrencilerin okula gidişlerini izlemektedir. Herhangi bir okul değildir bu. Right to Dream Akademisi sekiz sahaya sahip, ki kaleleri filelidir, bir futbolcu okuludur. Bazılarının ışıklandırması bile mevcuttur.

Gana’da Volta Nehrinin kıyısında bulunan bu seyrek yerleşimli alanda akademinin ve onu çevreleyen yoksulluğun tezatı müthiştir. Fakat akademi öğrencileri futbol yıldızı olma, muhteşem goller atma, tezahürat yapan taraftarlar ve banka hesaplarında milyonlarca avro hayal etme hakkına sahiptirler. Her şeyden öte seçilmişlerdir ve Avrupa’ya giden yoldaki genç yeteneklerdir. Hepsi bilmektedir ki tümü başaramayacaktır, ama hepsinin isteği vardır.

The Right to Dream Akademisi Afrika kıtasındaki futbol okullarının tipik bir örneğidir. Bunların hepsi, oyuncu aileleri ve Avrupa’daki ortak kulüpleri için büyük vaadlerde bulunurlar. Gelişmekte olan yetenekleri hedef alarak, binlerce futbol çılgını gencin potansiyelini sömürmeyi ve onları profesyonel bir pazara hazırlamayı amaçlıyorlar. Bazı çocuklar ebeveynlerinin evlerini on yaşından itibaren bu tür akademiler için terk ediyorlar.

Acımasız Bir Ağ

Avrupa’ya kapağı atabilen az sayıdaki yetenekli oyuncu da kendini sık sık değiştirilebilir bir mal gibi gören bir ağın içinde bulur. The Right to Dream Akademisi Premier League şampiyonu Manchester City tarafından finanse edilmektedir. Bu nedenle geçmişte profesyonel bir sözleşme imzalayan mezunların çoğu İngiltere’de bir üst düzey kulüpte oynama hayallerine sahiptiler. Oysa gerçekte Avrupa’nın başka yerlerinde, mesela Norveç’teki Stromsgodset, Hollanda’daki Breda veya İsveç’te Örebro gibi daha önemsiz liglere, iradeleri dışında kiralanırlar.

Football Leaks belgelerine göre Manchester City 2010’dan beri akademiye yılda bir milyon eurodan fazla yatırım yapıyor. Futbol eğitiminin yanı sıra Gana, Fildişi Sahili, Nijerya ve diğer Batı Afrika’dan 90 kadar öğrenci ayrıca nispeten kaliteli bir eğitim alıyorlar. The Right to Dream Akademisi yöneticileri 70’in üzerinde öğrencisi için İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki okullara burs sağlandığını söylüyorlar. Mezunlarının yüzde kırk sekizinin profesyonel futbolcu olduğu belirtiliyor.

“Gana Hükümeti dışında, Gana’da hiçbir spor kuruluşunun spor tesislerine fazla yatırım yapmadığından emindik” diyor The Right to Dream Akademisi kurucusu Tom Vernon. İrlandalı bir petrol şirketi hem malzeme hem de personel için okula sponsorluk yapıyor.

Tevazu ve Minnettarlık

Yerleşim yerlerinden eğitim tesisine giden yol, genç oyunculara tevazu ve minnettarlık kazandırmayı amaçlamaktadır. 17 yaşındaki Ebu Francis, “buradan geçiyoruz, buradaki insanlarla iletişim kurabiliyoruz ve nereden geldiğimizi hatırlıyoruz” diyor. Avrupa Araştırma İşbirliği (EIC) gazetecilik ağının bir parçası olarak Football Leaks projesi üzerinde çalışan Danimarkalı Politiken gazetecileri Francis ve sınıf arkadaşlarını ziyaret etti.

Akademiye katılanlar ergenliklerinden fedakarlık etmek durumundalar. Bu The Right to Dream Akademisi scoutlarınca keşfedildikten ve birkaç denemeden sonra okula getirilmelerinin ardından başlayan bir süreç.

Ekim ayı başlarında Alman kamu yayıncısı NDR’den bir kamera ekibi tarafından The Right to Dream Akademisi’nde röportaj yapılan 10 yaşındaki bir çocuk “annemi özlüyorum” diyor. Haftada bir kez ailesini arayabildiğini eklemeden önce yutkunuyor. Sınıf arkadaşları haftasonlarında sadece telefonda konuşmak için zamanları olduğunu söylüyorlar. Hafta boyunca programları hazırdır, zira profesyonel bir futbolcunun hayatında eğitim tam zamanlı bir iştir. Sonuçta 5000 kilometre kuzeyde akademinin birincil sponsoru sonuç beklemektedir.

Manchester City Gana’daki akademisinin Afrikalı yetenekli futbolculara ayrıcalıklı erişim sağlayacağını umuyor. The Right to Dream Akademisi geleceğin tek bir süperstarını, tek bir Samuel Eto’o’yu veya Didier Drogba’yı keşfedebilirse bütün bu çabaya değecek.

Ancak takımın Batı Afrika akademisini yönetme tarzından da anlaşılacağı gibi, Manchester City sadece Premier Lig takımı için oyuncular aramıyor. Ayrıca yetenek havuzunun en tepesine çıkamayanlardan para kazanmanın mümkün olduğunu da fark etmiş durumda.

Football Leaks belgeleri, Manchester City’nin genç oyuncuları değerlendirme stratejisini ortaya koyuyor. Bu makalelerde, 16 ila 20 yaşındakilere yatırılan paraya “risk sermayesi” deniliyor. Bir iç sunuma göre oyuncular farklı kategorilere ayrılıyor.

Karlı Ticaret

Bazı sporcular “değer oyuncuları” olarak adlandırılırlar. Yani gelecekte kulüp için “oynayarak ya da başkaları aracılığıyla” kazanç sağlayabilirler. Diğer bir deyişle, bir oyuncunun transfer değeri kulüpte bir dakika oynamamış olsa bile “itibarlı” Manchester City sistemine kabul edilmesiyle artabilir.

2015 yılında Manchester City genç futbolculara sadece makul yatırımlarla önemli kârlar yapılabileceğini hesapladı. Buna göre kulüp 13 ve 18 yaşları arasında 26 futbol yeteneği için 9.6 milyon pound harcadı. İç yazışma belgelerine göre bu oyuncuların sadece dördünün satışı oldukça karlı oldu; “genç oyunculara yapılan yatırımdan 13.2 milyon sterlin elde edildi.”

Bu inanılmaz rakamların ardında bu gençlerin yaşadığı sayısız bireysel yazgı vardır, Divine Naah gibi oyuncuların mesela. Yüzünde geniş bir gülümseme olan 22 yaşındaki genç oyuncu hayatının rüyasını gerçekleştirerek son dört yıldır Avrupa’da oynamış. “Ben fakir bir bölgedenim. Fakat o zamanlar bunu göremiyordum, çünkü herkes fakirdi.”

Dünyanın en büyük altın madenlerinden birine ev sahipliği yaptığı bilinen Gana’daki Obuasi’den olan Naah’ın babası madenlerde çalışıyor. Bir okul çocuğuyken bile Divine profesyonel bir futbol oyuncusu olmak istediğinden emindi. Right to Dream gözlemcilerinin kendisini keşfettiği Gana’nın başkenti Accra’ya taşındı. Naah “Beni Akra’da sokaklarda oynarken bulmuşlar” diyor, “The Right to Dream’a katıldığımda 11 yaşındaydım.”

Yaşamında olağanüstü bir nimet, belirleyici bir an gibi görünüyordu ve o andan itibaren profesyonel bir futbolcu olma hedefine odaklanmıştı. Naah’ın favori takımı her zaman FC Barcelona’ydı. En sevdiği oyuncu ise Brezilyalı Ronaldinho’ydu. 18 yaşına geldiğinde Gana’dan Manchester’a taşındı. Bu onu akademi tarafından mükemmel bir poster çocuğu haline getirdi: derin yoksulluktan dünyanın en zengin takımlarından birine katılma…

Yazgının üstüne kulüp çıkarlarını koymak

İngiliz kulüpleri düzinelerce oyuncuyla kontrat imzalamaları ve daha sonra Avrupa’daki takımlara, bazen her sene farklı takıma, kiralamalarıyla tanınıyor. Bu model çok sayıda yeteneğin gelişimini kontrol etmelerini sağlıyor ve en az doğru bir tanesini bulabilme şansını arttırıyor. Kalanlar? Defolu mallar!

Naah “sesiniz duyulmuyor” diyor, “sadece kiralık birçok oyuncudan birisisiniz”. Naah Manchster City için bir kez bile sahaya çıkamadı. Bunun yerine Norveç’e, oradan da Hollanda’ya, daha sonra Danimarka’ya ve İsveç’e kiralık gönderildi. Bazen bir yerde yarım sezon bile kalamadı. Genç orta saha oyuncusu “değişiklik zor” diyor, “tam alışmaya başlıyorsun, ayrılıyorsun.”

Bazı yerlerde gerçekten yalnız bırakılmış gibi hissettmiş Naah, hatta bazı antrenörler onu istememişler bile. Ancak Manchester City yetkilileri İngiltere’de sahay çıkamayacağını söylemişler. “Başka seçeneğim yoktu” diyor, “buna gerçekten sinirlenmiştim, hayatımın en zor anlarından biriydi.”

Naah geçen yaz Manchester City sisteminden ayrıldı ve şimdi Belçika ikinci lig kulübü AFC Tubize için oynuyor. Artık Manchester City için kontratlı olduğu kadar kazanmıyor. Fakat “nereye gideceğine karar vermekte özgür olmak istiyorum” diyor, “bu şimdi benim hayatım.”

Genç Ganalı’nın kaderine isyan etmesi Right to Dream Kurucu kurucusu Vernon’un birkaç yıl önce hayal bile edemeyeceği bir şeydi. “Naah basitçe söylemek gerekirse önerilerimizi sorgulayabilecek bir genç değil” diye yazar Temmuz 2014’te Manchester City’ye, “başkaları da bizi sorgulayacaktır.”

Vernon bu e-postasını uyarı olarak düşünüyordu. Football Leaks belgeleri akademi kurucusunun kontrolü kaybedebileceklerinden korktuğunu ortaya koymaktadır. Özellikle Manchester’da bazı Right to Dream mezunlarının “kalkınması” göz önünde bulundurulmaktaydı. Kiralama sisteminin olumlu yönleri vardı. Vernon “ Right to Dream oyuncularını Manchester City için imzalamaya zorlayamayız” diye uyardı.

Right to Dream Akademisi Der Spiegel’e tüm oyuncularının kendi kaderlerini kontrol edebilme hakları olduğu konusunda ısrar etti. Akademi “hiçbir mezun, kendi geleceği ile ilgili herhangi bir seçim ya da karar vermeye zorlanmadı ve asla zorlanmayacaktır” dedi.

Yeni Kurallar

FIFA son birkaç yıldır reşit olmayanların transferlerini düzenleyen ve onları sömürü ve insan ticaretinden koruyan sıkı yönetmelikler uygulamaktadır. Bu yüzden büyük kulüpler bu yeni kurallara yanıt olarak iş modellerinde değişiklik yapmak zorunda kaldılar. Ne de olsa Manchester City gibi takımlar için, ümit verici bir yeteneğe özel erişim hakkının olması hayati önem taşımaktadır.

Manchester City ve Right to Dream Akademisi 2016’da sistemlerinde değişiklikler yaptı ve sözleşmelerini değiştirdi. Akademi lideri Vernon Danimarkalı birinci lig takımı olan Nordsjaelland’ın kontrolünü ele geçirdi. Burası Vernon için akademi mezunlarına ikinci bir Avrupa varış noktası sağladı. Nordsjaelland’ın Manchester City ile bir anlaşması var, bu da onları sistemin üçüncü bir tarafı haline getiriyor.

İki kulüp arasında yapılan bir anlaşma, Nordsjaelland’ın Right to Dream Akademisi oyuncularını sadece Manchester City’nin izniyle satabileceğini ve İngiliz kulübünün transfer ücretinin yüzde 25’ini alacağını belirliyor. Manchester City Danimarkalılar’ın bir Right to Dream mezunu ile ilgilenirse, Nordsjaelland “oyuncunun bonservisini Manchester City’e devretmek için en iyi şartları sağlamaya mecbur”. Bunun karşılığında İngiliz kulübü Nordsjaelland’a performansa dayalı teşvikler ödemeyi vaat ediyor.

EIC ağından muhabirler tarafından sözleşmenin gösterildiği birkaç uzman şartların sorunlu olduğuna inanıyor. İngiliz spor avukatı Dan Chapman “veto hakkı büyük kulübün oyuncunun statüsüne, kaydına ve kariyer beklentilerine karşı yasadışı bir üçüncü taraf etkisine sahip olduğu anlamına gelmektedir” diyor. Ayrıca FIFA kuralları kulüplerin istihdam ve transferle ilgili konularda diğer kulüpleri “etkilemesine” izin verilmediğini açıkça belirtmekte.

Chapman, Nordsjaelland’ın Right to Dream Akademisi’nden bir oyuncunun herhangi bir transfer ücretinin yüzde 25’ini Manchester City’nin almasının üçüncü taraf sahipliğinin (TPO) “açık bir göstergesi” olarak görülmesi gerektini düşünüyor. TPO uygulaması yatırımcıların, bir futbolcunun fiyatının değer kazanacağı beklentisiyle hisselerini satın almasını içeriyor. Bu nedenle birkaç yıl boyunca spekülatörler çok sayıda oyuncunun bonservisini satın aldılar ve daha sonra yatırımlarını geri almak için transfere zorladılar. Bu yüzden TPO bazılarınca “modern kölelik” olarak nitelendirildi ve Mayıs 2015’te FIFA tarafından yasaklandı.

Zengin Kulüplere Daha Fazla Güç

Manchester City, Nordsjaelland ve Right to Dream Akademisi arasındaki sözleşmeler bu yasaktan bir yıl sonra imzalandı. Bir yorum talebine cevap olarak Tom Vernon, “ Right to Dream Akademisi ve Nordsjaelland’ın işbirliğinin tüm ilgili futbol yönetmeliklerine uygun olduğundan emin olduklarını” söyledi.

Ancak bu makalenin yayınlanmasından sadece birkaç gün önce EIC araştırmasına güncellenmiş bir yanıt gönderdi: Sözleşmemiz “soruşturmanızla bağlantısı olmayan nedenlerden dolayı bir süredir yürürlükte değildir.”

Manchester City yorum için ayrıntılarıyla sunulan sorulara cevap vermedi ve sadece “kulübün itibarına zarar verme teşebbüsünün organize ve net olduğunu” belirtti.

Gana’dan Danimarka’ya belirlenen yol, Manchester City’nin doğrudan etkileme potansiyeli, eski Right to Dream Akademisi öğrencilerinin düzinelerce kiralanma anlaşmasıyla şekillenen kariyerleri: Tüm bunlar yetenekli genç oyuncuların hayalleri ile oynayan ve onları malları gibi ele alan bir futbol endüstrisinin işaretleri. Uluslararası oyuncu sendikası FIFPro’dan Wil van Megen “oyuncuların hareket özgürlüğünü kesinlikle kabul edilemez bir şekilde sınırlıyor” diyor, “sonunda da oyunu yok ediyor ve eğer genel bir uygulama haline geliyorsa, bu sadece zengin kulüplere daha fazla güç verecektir.”

Son zamanlarda FIFA uygulamayı kontrol altına almak için tek bir takım için oynayabilecek kiralık oyuncuların sayısını sınırlamak için harekete geçti. Ancak bu Afrika’daki futbol akademilerinin iş modellerini değiştirmeyi sağlamayacak. Futbolda kariyer yapma hayallerini gerçekleştirme fırsatı arayan binlerce çocuğu eğitim tesislerine çekmeye devam edecekler.

Başarı şansları ise hiç iyi değil. Scouting ve transfer sistemine rağmen hala Right to Dream Akademisi mezunlarından birisinin Manchester City için bir dakika bile oynadığı görülmedi.

http://www.spiegel.de/international/business/venture-capital-how-clubs-maximize-profits-by-exploiting-young-african-talent-a-1237618.html adresinden özetlenerek çevrilmiştir.

Written by kesinofsayt

25 Kasım 2018 at 23:14

FootballLeaks, Genel kategorisinde yayınlandı

Tagged with , ,

FOOTBALL LEAKS – FIFA ŞEFFAFLIK DERKEN NEYİ KASDEDER?

leave a comment »

football-leaks-transperancy

“Sevgili meslektaşlarım, FIFA TMS’nin (Transfer Matching System) uluslararası futbol transfer pazarına şeffaflık kazandırmak için yaratıldığını biliyor muydunuz? Paul Pogba’nın Juventus’tan Manchester United’a transferinin ardında neler olduğunu merak ediyor musunuz? Bilgilerimizi sizlerle paylaşacağız.”

Bu satırlar bir FIFA çalışanının Mart 2017’de Kimberly Morris’e gönderdiği taslak davetti. Morris FIFA’da Transfer Eşleştirme Sistemi’nde (TMS) bütünlük ve uyumluluktan görevliydi. Bir öğle yemeği sunumunda Morris ve ekibi kendilerini diğer FIFA çalışanlarına tanıtmak ve gerçekte ne yaptıklarını açıklayacaklardı.

Sunumunun vurucu noktası Fransız yıldız Paul Pogba’nın transferiydi. 2016 yazında, 105 milyon euro karşılığında birkaç yıl önce oynadığı Manchester United’a geri dönmüştü ve bu onu dünyanın en pahalı oyuncusu haline getirmişti. Bugün, bu rakam Paris Saint-Germain’in Neymar için ödediği 222 milyon avronun yarısı bile değil. Ama iki yıl önce, böyle bir transfer ücreti inanılmazdı.

TMS şeffaflığı artırmak için başlatıldı, ama kimler için? Öğle yemeğindeki FIFA çalışanlarından başka kimler perde arkasında olup bitene göz atabilirdi ki?

Der Spiegel ve Avrupa Araştırmacı İşbirliği (EIC) gazeteciler ağı tarafından açıklanan Football Leaks belgelerinde menajer Mino Raiola’nın Pogba transferinde yer alan üç tarafa da danışmanlık yaptığı ve faturalandırdığı ortaya çıktı: Juventus, Manchester United ve Paul Pogba. Anlaşmanın içeriğine göre Raiola 49 milyon avroluk bir ödemeye kavuştu. FIFA’nın bir çıkar çatışması soruşturması başlattığı ve Juventus’un cezalandırılmasını tavsiye ettiği ortaya çıktı. Gelgelelim FIFA Disiplin Kurulu davayı reddetti.

FIFA Ekim 2017’de sunulan kanıtların kural ihlali belirlemek için yetersiz olduğunu belirten bir açıklama yayınladı. Ama bu gerçekten doğru mu?

Football Leaks’taki yeni belgeler farklı bir resim çiziyor. Öğle yemeği dahil olmasa da herkes için perdenin arkasına bakma şansı şimdi. Veriler araştırmacıların çalışmalarını ve Disiplin Komitesi’nin kararıyla ilgili hayal kırıklıklarını belgelemekte. Aynı zamanda da iş para kazanmaya geldiğinde menajer Mino Raiola’nın yeteneklerini göstermekte.

2012’den 2016’ya kadar Pogba Juventus için iyi bir ilk onbir oyuncusu oldu. Juventus’a transfer edilmeden önce, Manchester United’da bir türlü ilk onbire giremiyordu. 2016 yazında Pogba’nın dünyanın en pahalı oyuncusu haline gelmesi büyük bir sürpriz oldu.

Bir ‘İhale Savaşı’

20 Temmuz 2016’da imzalanan Juventus ve Raiola’nın Topscore Sports Limited şirketi arasındaki temsil sözleşmesi 2015 yılında Pogba’yı Juventus’un beklediği fiyattan satmanın mümkün olmadığını gösteriyor. Ama oyuncu için piyasa 2016’da değişti. Raiola çabalarıyla Pogba’yı medyada potansiyeli yüksek bir oyuncu olarak göstermeyi başardı ve böylece bir “teklif savaşı” tetiklemeye çalıştı.

Raiola bu savaşı başlatmak için kabul edilebilir teklif bekliyordu. Sözleşmeye göre Pogba için asgari tutar 90 milyon euro idi. Ve Raiola hizmetleri için sabit bir miktar olarak 18 milyon euro alacaktı. Bununla birlikte bu minimumu geçen her 5 milyon euroda 3 milyon euro daha kazanacaktı. Sonuçta Juventus’tan 27 milyon euro kazanacaktı.

Ancak Raiola sadece Juventus için bir temsilci olarak hareket etmedi.

8 Ağustos 2016 tarihinde, Pogba’nın Manchester’a geri dönüşünden bir gün önce, Raiola, Pogba ve Manchester United, Raiola’nın uygun şartlarda bir Pogba transferinin yolunu açmak için Juventus ile müzakere etmekle görevlendirildiği bir sözleşme imzaladı.

Diğer bir deyişle Raiola, Manchester United ve Pogba’nın çıkarlarını korurken Juventus için mümkün olan en yüksek transfer ücretini üretecekti. Açık bir çıkar çatışmasını kimse görmemiş miydi?

Bir TPO (üçüncü parti ortaklığı) örneği mi?

Oyuncu, menajer ve Manchester United arasındaki sözleşme ödemenin daha önce tahmin edilenden çok daha fazla olabileceğini gösteriyordu. Sözleşme uzatılırsa Raiola ekstra olarak 4.5 milyon euroya kadar bir bonus alacaktı.

FIFA’da şeffaflıktan sorumlu olanlar Ağustos 2016’nın sonlarında bunu soruşturmaya başladı. Soruşturmanın odak noktası, 2015 yılında üçüncü tarafın transfer ücretlerinden yararlandığı Üçüncü Taraf Mülkiyeti’ne (TPO) getirilen yasağın olası bir ihlali üzerineydi.

Olanlara genel bir bakış için, Kimberly Morris ilgili kulüplerle temasa geçti ve sözleşmelerin raporlarını, bilgileri ve kopyalarını sunmalarını istedi. Karşılıklı birkaç mesajlaşmadan sonra İngiltere Futbol Birliği ile de temas kurdu. Beş ay sonra, Şubat 2017’de rapor tamamlandı ve Disiplin Kuruluna sunuldu.

Vaka Transfer Raporu üç kısma ayrılmıştır: olgular, yasal arka plan ve önerilen yaptırımlar.

Müfettişler, Juventus’un FIFA düzenlemelerine ilişkin bir maddeyi ihlal ettiğine karar verdiler. Özellikle, yasaklanmış bir TPO anlaşmasından şüphe ettiler. Metin ne kulüplerin ne de oyuncuların üçüncü tarafların gelecekteki bir oyuncu transferinin paylarına sahip olmalarına izin verimemesi gerektiğini savunmaktaydı.

Müfettişlere göre Juventus Raiola’nın Pogba’nın gelecekteki bir transferi için prim ödemesine izin vererek hükmü ihlal etmişti.

Manchester United Neyi Bilmiyordu

Juventus’un herhangi bir zorlanma yaşamadan ödeyebileceği 65.000 İsviçre frangı gibi mütevazi bir ceza önerdiler. Rapor, Şubat 2017’nin başında davadan sorumlu Disiplin Kurulu’na gönderildi

Ancak, başlangıçta komiteden herhangi bir cevap gelmedi.

2015’in başına kadar, FIFA menajerlerle ilgili meseleleri ele aldı, ancak o yetkiyi ulusal kurumlara devretti. İngiltere’de ilgili tarafların bilgisi ve onayı olduğu sürece menajerlerin her üç tarafı da bir transferde temsil etmelerine izin veriliyor. Ancak Football Leaks belgeleri Manchester United’ın Raiola’nın Juventus adına da çalıştığından habersiz olduğunu gösteriyor.

Şeffaflık?

Raporun Disiplin Komitesi’ne gönderilmesinden yarım yıldan fazla bir süre sonra, 3 Ekim 2017’de Morris komitenin kararı hakkında bilgilendirildi. Bir FIFA çalışanı tarafından Morris’e gönderilen mesaj, davanın 28 Eylül 2017’de komiteye sunulduğuna ve elindeki tüm bilgileri analiz edildikten sonra mevcut kurallar çerçevesinde takipsizlik kararı verildiğini belirtti. Morris’e gönderilen mesaja göre, komite bu tür transferlerin “yeniden olabileceğini” ve “hoşgörülmemesi” gerektiği görüşüyle oybirliğiyle kabul edildi. Bu nedenle, gelecekteki durumlarda ceza uygulanabilmesi için mevcut kuralların gözden geçirilmesini tavsiye edilmişti.

Mesajda bir basın bülteninin de hazırlanacağını belirtiliyordu – üç hafta sonra nihayet tamamlandı. Ve Morris’e gönderilen mesajda belirtilmiş açıklamadan açık bir şekilde farklıydı. “Açık bir yasal dayanaktan yoksun” ya da “tolere edilmemesi gereken” “tekrarlanabilir” gibi ifadelerden söz edilmiyordu. Bunun yerine açıklama sadece mevcut kanıtların kural ihlali oluşturulmasında yetersiz kaldığını belirtmişti. Gelecekte bu tür işlemlerin cezalandırılması için kuralların değerlendirileceği belirtilmemişti.

Juventus Raiola ile yaptığı sözleşmenin içeriği veya FIFA soruşturmaları konusunda yorum yapmamayı seçti. Manchester United ve İngiliz Futbol Federasyonu’nun da aynı şekilde söyleyecek hiçbir şeyleri yoktu. Raiola’nın Manchester’daki hukuk bürosu menajerin Pogba transferinde oynadığı rolle ilgili iftira iddiaları için yasal haklarını saklı tuttuğunu bildirdi. FIFA yorum isteğine yanıt dahi vermedi.

TMS, transfer piyasasında şeffaflığı artırmak için başlatılmıştı. Sonunda, futbol taraftarlarına sunulan tek şey sulandırılmış bir basın açıklamasıydı. Ve bu FIFA’nın görünüşe göre hazırladığı maksimum şeydi. Zira genellikle hiç bir şey duymazsınız onlardan.

Bu şeffaflık mı?

Sonrasında, bir çalışma arkadaşı Morris’e, komitenin bir TPO vakasında ilgili olayı değerlendirmediğinden dolayı hayal kırıklığına uğradığını yazdı. Yine de Disiplin Kurulunun bunun tekrarlanabileceğini tespit etmesi ve kuralların gözden geçirilmesi gerektiğini düşünmesinin cesaret verici olduğunu yazdı.

http://www.spiegel.de/international/world/football-transfer-market-fifa-and-transparency-a-1239587.html adresinden özetlenerek çevrilmiştir.

Written by kesinofsayt

25 Kasım 2018 at 11:41

FootballLeaks, Genel kategorisinde yayınlandı

Tagged with , , , , ,

FOOTBALL LEAKS – FIFA’NIN DOPİNG SORUŞTURMASINI BALTALAMASI

leave a comment »

football-leaks-doping-fifa

Kanadalı avukat ve doping uzmanı Richard McLaren, Ağustos 2017’nin sonunda İsviçre’ye iki günlük bir gezi planlıyordu. Gündemde, Zürih’teki FIFA genel merkezinde bir toplantı vardı ve burada María Claudia Rojas ile görüşmeyi umuyordu.

Kolombiyalı Mayıs 2017’den bu yana küresel futbol örgütünde bir tür başsavcı olmuştu. FIFA’nın Etik Komitesi bünyesindeki Araştırma Komisyonunun başkanıydı ve görevi organizasyonu kanserli bir tümör gibi saran yolsuzlukla mücadele etmekti. İşi FIFA Etik Kurallarını ihlal etmiş olabilecek FIFA görevlileri hakkında potansiyel suçlayıcı delillerin toplanmasıydı.

Ve bu tam olarak da McLaren’in sunacağı şeydi: potansiyel suçlayıcı belgeler…

Zürih’teki buluşmada hedeflerden birisi uluslararası spor politikalarında ağırlığı olan Vitaly Mutko idi. Mutko geçmişte Rusya spor bakanı ve FIFA Yürütme Komitesi üyesi olarak görev yapmıştı. Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in sırdaşlarındandı. 2017 yazında Rusya Futbol Birliği’nin başkanı olmasının yanı sıra 2018 Dünya Kupası Organizasyon Komitesi başkanıydı.

McLaren Zürih’te FIFA baş araştırmacısı Rojas ile anahtar belgeleri paylaşmayı umuyordu. Belgeler Mutko’yu Rusya’da devlet tarafından yönetilen sistemli dopingin arkasındaki kişilerden birisi olarak işaret ediyordu.

Ancak İsviçre’deki ilk gizli toplantıdan kısa bir süre önce, FIFA araştırmacısı özürlerini gönderdi. McLaren’e buluşmadan iki gün önce FIFA sekreteryasından gönderilen bir e-postada “Bayan María Claudia Rojas bu hafta Zürih’e seyahat için uygun değil” deniliyordu. Departmanından üç ast elemanı toplantıya gönderiyordu.

Bu hikaye dönen entrikalardan sadece biridir. Bu, FIFA’nın organizasyon içindeki sorunların kanıtlarını araştırmak için ne kadar az ilgi gösterdiğini ve bunlardan sorumlu üst düzey görevlileri koruduğunu göstermektedir.

Hikayenin bir tarafında María Claudia Rojas bulunmaktadır. Güney Amerikalı yargıç beklenmedik bir şekilde Mayıs 2017’de FIFA’nın Etik Komitesi Araştırma Ofisi başkanı seçildi. FIFA Başkanı Gianni Infantino’nun kendisine yardım etmeye istekli olduğu düşünüldü ve beyaz yakalı suç uzmanı İsviçreli ceza avukatı Cornel Borbély’nin yerini aldı. Infantino’nun muhalifi olan Borbély, FIFA soruşturmalarını gayretle sürdürmüş, sonuçta çok sayıda yozlaşmış resmi görevliyi örgüt dışına çıkartmış birisiydi.

Diğer tarafta, potansiyel sorunları ortaya çıkarma arzusuyla tanımlanan Richard McLaren bulunmaktadır. Dünya Anti-Doping Ajansı (WADA) için özel bir araştırmacı olarak Rus hükümetinin bir spor doping programı yürütmekte olduğuna dair şüpheler uyandıran Soçi’deki 2014 Kış Olimpiyatları’nı takip etmesinin üstünden yarım yıldan uzun bir süre geçti. Şimdi, 2017 yazının sonunda, FIFA adına Rus futbol sahnesine daha yakından bakmaya hazırdı.

McLaren ve araştırmacılar ekibi, Vitaly Mutko’nun başrol oynadığı bozuk bir sistemi anlattılar. WADA için hazırladığı raporlarında McLaren, Mutko’nun Rusya’daki pozitif doping testlerinin manipülasyonunu yönlendirdiğini, kontrol ettiğini ve denetlediğini yazdı. Buna profesyonel futbolcular da dahildi.

İddiaları Batı’nın karalama kampanyası diyerek reddeden Mutko’nun pozisyonu FIFA açısından gelecek yıl Rusya’da gerçekleşecek Dünya Kupası nedeniyle son derece hassastı. Fakat tam olarak da bu nedenle Rojas, ilgili kişinin isminin ya da mevkiisinin ne olduğuna bakmaksızın kanıtları araştırmalıydı. Pozisyonu ona gerekli bağımsızlığı ve hareket alanını garanti ediyordu.

Ama Rojas tam tersine taktik manevralarla kaçamak davrandı.

McLaren ile olan ilk etkileşimlerinde, Rojas, onunla görüşmesini iptal etmiş olmasına rağmen, onu dışarıdan bir araştırmacı olarak görevlendirmek istediğini gösterdi. Ancak sürekli oyalanmak McLaren’i rahatsız ediyordu.

Asıl tiyatro Eylül ayının ortalarında yaşandı. Rojas McLaren’e kendisini FIFA’nın Etik Komitesi için özel bir araştırmacı olarak görevlendirmek istediğini yazan bir bir e-posta gönderdi. Bu işbirliğinin ne şekilde olabileceğiyle ilgili somut önerilerini talep etti. McLaren kendisi ve soruşturma ekibinin ay sonuna kadar bir öneriler paketi hazırlayacağını yazarak mesajını şöyle bitirdi: “Bize ilgi duyduğunuz için teşekkür ederiz.”

McLaren önerisini 29 Eylül’de Etik Komitesine gönderdi. Ancak 10 Ekim’e kadar hala bir cevap alamayınca “Size bir teklif vermemin üstünden bir haftadan fazla bir süre geçti” yazdı ve ek bilgi gerekip gerekmediğini sordu.

Yine cevap gelmedi. Haftalar geçti.

23 Kasım’da McLaren gözden geçirilmiş yeni bir öneri sundu. Üzerinde pazarlık edilemeyecek olduğunu düşündüğü birkaç adımda ısrar etti. Bunların içinde Rus laboratuvarından şüpheli örneklerin yeni bir analizinin yanı sıra, muhbirlerle ve tanıklarla röportajlar vardı.

Rojas 28 Kasım’da teklifi reddetti. Soruşturmaya olan yaklaşımı, McLaren ve ekibi için çok geniş görünüyordu. McLaren hemen cevap verdi ve geri adım atmadı. Soruşturma çalışmalarında herhangi bir dış müdahaleyi kabul etmeyi reddettiğini yazdı. Rojas’a Rusya’daki devlet kontrollü doping sistemi üzerinden analiz etmenin yetersiz olacağını bildirdi. Bilgi sahibi ve tanıklarla yapılan görüşmeler de dahil olmak üzere daha derin bir soruşturmanın vazgeçilmez olduğu konusunda ısrar etti.

Rojas hemen geri dönüş yaptı. 12 Aralık’ta McLaren’e yeşil ışık yaktı ve ofisi onun adına bir mektup yazdı. Başlığı “Gizli – McLaren Bağımsız Araştırma Raporu” idi.

“Yukarıda belirtilen açıklamaların ışığında dikkatli bir şekilde yeniden analiz edildikten sonra Bayan María Claudia Rojas, gözden geçirilmiş önerinizle hemfikirdir.” Mektubun belirttiği tek şey bir sözleşme hazırlamaktı; “tasarıyı kısa bir süre için gözden geçireceğiz.”

Ancak bu da zamana oynamaktan başka bir şey değildi. 20 Aralık’ta McLaren Rojas’a işbirlikleri için hala bir sözleşmeleri olmadığını hatırlatmak için yazdı. Rojas’ın sekreteryasını “zaman baskısı artıyor” diye uyardı, “çok yakında başlamazsak, bu işi yapmak gittikçe zorlaşacak”. Zamanın geçmesiyle işbirliği hakkında fikirlerini değiştirebilecek önemli tanıklardan endişe duyduğunu belirtti.

McLaren en önemli tanıkla temasa geçmeye istekliydi: Moskova ve Soçi’deki doping laboratuvarlarının eski başkanı Grigory Rodchenkov. Rodchenkov, Rus doping programının içindeki ana unsurlardan biriydi. Fakat 2015’te, hayatının tehlikede olabileceğinden korktu ve ABD’ye kaçtı, bütün bildiklerini açıkladı ve Rusya’da bir halk düşmanı oldu. McLaren Rodchenkov’a erişimi olan çok az insandan biriydi.

Rojas’ın ofisi Noel tatili öncesinde tekrar temas kurdu. Sekreteryadan McLaren’e taslak sözleşmenin Ocak 2018’de hazır olacağını bildiren kısa bir mesajdı. Noel ya da Yılbaşı kutlaması yoktu.

Dünya Kupası yılına girildi ve Ocak ortasına gelindi. McLaren hala Zürih’ten bir mesaj bekliyordu. 16 Ocak’ta bir kez daha Rojas’ın sekreteryasına başvurdu.

Yine Rojas kişisel olarak cevap vermedi, işi sekreteryaya bıraktı. Mc Laren’e FIFA baş araştırmacısı ile telefon ya da video konferans için zamanı olup olmadığı soruldu. İngilizce bilmediği için müzakerelerin İspanyolca olmasını istedi. Bu da McLaren’in bir tercümana ihtiyacı olduğu anlamına geliyordu. 22 Ocak’ta saat 15.30’da görüşme konusunda fikir birliğine varıldı.

Bu telekonferanstan sonra McLaren’i zayıflatma çabaları arttı. Üç gün sonra Rojas’ın ofisi WADA genel müdürü Olivier Niggli’ye ismiyle bir mektup yazdı. Mektupta küresel anti-doping ajansının “dopingle mücadelede kapsamlı deneyime sahip olduğu ve Niggli’nin üç bağımsız şirket veya uzmanı tavsiye etmesininin mümkün olup olmadığı” soruluyordu.

Mektup, McLaren’e karşı bir hakaretten başka bir şey değildi. Son yıllarda, Ontario’dan hukukçu olarak dopingle mücadelede küresel çapta ün kazanmış başka kimse yoktu. McLaren dünyanın en iyi anti-doping araştırmacısı olarak kabul edilmekteydi.

Bu pusudan sonra McLaren artık Rojas’a ulaşamadı. Şubat ayının sonunda Rojas’ın sekreteryasına “bana neler olduğunu bildirir misiniz?” diye yazdı. FIFA baş araştırmacısı bu e-postaya yine şahsen cevap vermedi.

Bunun yerine personeli aracılığıyla McLaren’e kendisinin doğru iletişim kişisi olmadığını ve Etik Komisyonu’nun FIFA’daki doping soruşturmalarından sorumlu olmadığını bildirdi.

Bu mektupla Rojas’ın engelleme stratejisi istenen etkiye ulaştı. Rusya’daki Dünya Kupası öncesinde ev sahibi ülke hakkında rahatsız edici gerçekleri ortaya çıkarabilecek bağımsız bir soruşturma önlenmiş oldu. Aylar süren engellemelerden sonra soruşturmanın sorumluluğunu, doğruca FIFA’dan emir alan Dopingle Mücadele Birimi’ne itti. Bağımsız soruşturma yapılması engellenmiş oldu.

Bu klasik FIFA’ydı; sürekli şeffaflıktan bahsederken arka planda bunu engellemek için her şey yapılıyordu.

***

McKenzie Lake Avukatlar Hukuk Bürosu Ontario’da bir binanın 18. katındadır. Soğuk ve yağmurlu bir Ekim günü Richard McLaren Almanya’dan gelen konuğunu konferans salonuna aldı.

McLaren Football Leaks belgelerini inceledikten sonra “Artık neden onlardan bu kadar uzun bir haber alamadığımı anladım” diyor, “perde arkasında farkında olmadığım şeyler oluyormuş.” Özellikle bir anı hafızasından çıkmıyor: 22 Ocak’ta Rojas ile telefon konferansı. McLaren, Colorado Vail’de bir kayak tatilindeydi ve saatinin alarmını sabah saat 7.30’da FIFA araştırmacısı ile görüşmek üzere ayarladı. Bu onların ilk doğrudan etkileşimleriydi ve sonuncusu da oldu. McLaren, “İspanyolca konuştu ve tercüman tercüme etti” diyor, “bütün görüşmenin 10 dakikadan fazla sürdüğünü sanmıyorum.”

Görüşmede McLaren, üç önemli ayı daha önce kaybettiklerini açıkça belirtiyor. İlk planda doping soruşturmasının Dünya Kupası’nın Haziran ayındaki başlangıcından önce, 2018 Mart ayı sonuna kadar tamamlanmasını öngörmüştü. Rojas telekonferansta işbirliğine istekli olduğunu ve yakında bir sözleşme yapacağını tekrarlamıştı.

Ve sonra McLaren Rojas’ın 2018 Şubat sonlarında Zürih’teki sekreteryasına gönderdiği e-postayı ilk kez okudu. Rojas “telefon görüşmesi sırasında McLaren’ın teklifini hiçbir zaman kabul etmediğini” yazmaktaydı. “Şimdi geriye baktığımda hiç bir zaman bir araştırma yapmak istemediklerini düşünüyorum ve yapmadılar da” dedi McLaren.

Rojas, EIC tarafından doping müfettişi McLaren ile olan etkileşimleri hakkında sunulan sorulara ayrıntılı bir cevap vermedi.

13 Şubat 2018’de gözden geçirilen ve güncellenen bir FIFA belgesi var. Doping, Rusya ve Dünya Kupası ile ilgili potansiyel olarak rahatsız edici sorulara önceden hazırlanmış cevaplar içeriyor.

Mesaj açık: FIFA Anti-Doping Ünitesi her şeyi kontrol altında tutuyor. “Bugüne kadar attığımız her adımdan haberdar olan WADA ile yakın işbirliği içinde çalışıyoruz”. Evet belgede “FIFA geniş kapsamlı soruşturmalar yürütmüştür”, ve hayır, “soruşturmamızda herhangi bir gecikme yaşanmamıştır. FIFA ilk andan itibaren futbolcuların dahil olup olmadığını belirlemek için kapsamlı araştırmalar yapmıştır”.

Rus futbolunda bir şeylerin doğru olmadığıyla ilgili ciddi işaretler vardı. Bunu Football Leaks belgelerinde görebilmekteyiz.

Rus Futbol Birliği, FIFA’ya Rusya’daki kulüplerde oynayan ve doping şüphelisi onbir profesyonel oyuncunun isimlerini içeren bir liste göndermişti. FIFA’nın alamadığı ise söz konusu doping testlerine ait kayıtlardı. Rus Futbol Birliği genel sekreteri “Moskova’daki anti-doping laboratuvarı ne yazık ki gizlilik nedeniyle onları vermedi” diye FIFA’ya bir mektup yazdı, “doping kontrol protokollerinin kopyaları sadece sporcuların yazılı onayını aldıktan sonra sağlanabilir. Ne yazık ki, tatildeyken ya da Rusya topraklarında ikamet etmediği için artık sporculardan izin almak imkansız.”

Şaka gibi.

Dünya Kupası’nın başlamasından sadece üç hafta önce, 22 Mayıs 2018’de FIFA, “yetersiz kanıt” nedeniyle Rus milli takım oyuncularının dopingle yaptığından şüphelenilen tüm soruşturmaların kapatıldığını açıklayan bir basın açıklaması yaptı.

FIFA, söz konusu oyuncuların isimlerini vermedi. Ancak Gianni Infantino onbir isim içeren listenin farkındaydı ve asistanı Ocak ayı başında onu bilgilendirdi. Listede yer alan iki kişi takımlarında ilk onbirde başladılar: Sergei Ignashevich ve Mário Fernandes. Her ikisi de CSKA Moskova oyuncusu.

Kendileriyle görüşüldüğünde ne Fernandes ne de Ignashevich doping şüpheleri hakkında yorum yapmadılar. Rus anti-doping ajansı ise sadece gizliliği sürdürmek zorunda olduğunu belirtti. Rus Futbol Birliği, FIFA’ya 11 isim verdiğini doğruladı, ancak Ignashevich ve Fernandes davalarında askıya alınma nedeni olmadığını söyledi.

 

http://www.spiegel.de/international/world/football-leaks-fifa-anti-doping-foot-dragging-a-1240037-amp.html adresinden özetlenerek çevrilmiştir. 

Written by kesinofsayt

24 Kasım 2018 at 16:26

FOOTBALL LEAKS – DOPİNG; RAMOS, RONALDO, KONTROLLER

leave a comment »

football-leaks-doping

4 Haziran 2017 Pazar günü, Viyana’nın güneyindeki Avusturya’da bulunan Seibersdorf’taki doping laboratuvarına bir örnek geldi. 3324822 kod numarasını taşıyordu ve Galler’den gelmişti. Mühürlü şişenin içinde, Cardiff Millennium Stadium’da Juventus’la Şampiyonlar Ligi finalinde karşılaşan Real Madrid’li bir oyuncudan alınan 110 mililitre idrar vardı.

Yaklaşık bir ay sonra, 5 Temmuz’da Seibersdorf laboratuvarının başkan yardımcısı Cenevre Gölü kıyılarında UEFA olarak bilinen Avrupa Futbol Federasyonları Birliği’nin genel merkezine bir rapor gönderdi. Avusturyalılar numuneyi analiz etmişler ve ağrıyı gidermeye ek olarak bir anti-enflamatuar etkiye sahip bir kortizon preparasyonu olan deksametazon izleri içerdiğini bulmuşlardı. Ayrıca konsantrasyonu arttırıyor ve öforik (enerji verici) bir etkiye sahip. Bu madde Dünya Dopingle Mücadele Ajansı (WADA) tarafından tutulan yarışmalarda yasaklı maddelerin bulunduğu listede yer almaktadır.

UEFA’nın sağlık ünitesinin, Cardiff’teki Şampiyonlar Ligi finalini takip eden 3324822 numaralı örnek için hangi oyuncunun imza attığını belirlemek zor değildi. Her şeyden önce, örnek kodlarla oyuncuları eşleştiren belgelere sahiplerdi.

Bu örnek, hem Real Madrid hem de İspanyol milli takımının kaptanı Sergio Ramos’a, bir kez Dünya Kupası’nı kazanmış olan, iki kez Avrupa şampiyonluğunu kazanan ve üç kez Şampiyonlar Ligi şampiyonu olan bir oyuncuya aitti. O dünyanın en iyi futbolcularından birisiydi.

Deksametazon vakası daha önce kamuya açıklanmamış ve dosya UEFA’da kilitli dolaplarda kalmıştır. Davayla ilgili tüm anormalliklere rağmen ne oyuncuya ne de Real Madrid takımına karşı disiplin cezası verilmemiştir. Gerçekten de, UEFA’nın davanın olayı halının altına süpürmesi üst düzey Avrupa futbolunda anti-doping savaşına oldukça umutsuz bir ışık tutuyor.

Raporun Avusturya’dan gelmesinden iki gün sonra, UEFA’nın anti-doping biriminin bir üyesi, bir açıklama için Ramos ile temasa geçti. Oyuncu, 10 Temmuz’da UEFA çalışanına ilk adıyla hitap ederek dört satırlık kısa bir ifadeyle yanıt verdi. Yazdığına göre Real Madrid takım doktoru onu maçtan önceki gün tedavi etmişti. Tüm gerekli ek ayrıntılar doktorun hazırladığı “sağlık raporunda” yere almaktaydı. “Umarım bu, durumu tam olarak açıklığa kavuşturur” diye bitiriyordu Ramos yanıtını.

WADA deksametazon kullanımı için net kurallar koymuştur. Maç öncesinde tedavi amaçlı ilaç kullanımına izin verilir. Ancak böyle bir uygulamanın doping testi sırasında takım doktoru tarafından rapor edilmesi zorunludur. Doktorun bunu yapmayı ihmal etmesi ve bir sporcunun kanında deksametazon izleri bulunması ise doping şüphesi olarak kabul edilir. Bir sonraki zorunlu adım da doping soruşturmasının başlatılmasıdır.

Ramos’un kendini yüz yüze bulduğu problem buydu. Numune 3324822’ye ekli formda, son yedi gün içinde alınan ilaçların listelenmesi gereken alanda, deksametazondan hiçbir şekilde söz edilmemektedir.

Formda Real Madrid savunmacısının sadece eklem içi bir iğne aldığı belirtiliyordu: Celestone Chronodose. Omzuna 1.2 mililitre ve dizine de aynı dozda başka bir enjeksiyon yapılmıştı. Deksametazon gibi, Celestone Chronodose, daha iyi bilinen adıyla betametazon, bir glukokortikoiddir ve ayrıca bir anti-enflamatuar etkiye sahiptir. Ayrıca WADA yasaklı maddeler listesindedir.

UEFA raporunda Ramos’un ödül töreninin hemen ardından, 3 Haziran’da saat 22.38’te Cardiff’teki doping kontrol istasyonuna geldiği belirtiliyor. Kan örneği ve idrar örneğinin alınması iki saat sürüyor ve Ramos gece yarısından sonra 00: 26’da ayrılıyor. Aynı zamanda İspanyol ragbi takımının da doktoru olan Dr A. kendisine tüm bu işlem boyunca refakat ediyor. Ramos ile birlikte doping kontrol formunu imzalıyor.

Deksametazon bulgusunun ardından Dr. A. günah keçisi rolünü üstleniyor. Mesaj çok açıktır: Ramos masumdur işi batıran doktordur.

Ramos sol dizinde ve sol omzunda “kronik patolojiler”den dolayı acı çektiği için doktor, Şampiyonlar Ligi finalinden iki gün önce oyuncuya iki doz deksametazon vermiştir. Maçtan sonraki doping raporunda yanlış ilaçları yazmış olması kupa zaferinin sarhoşluğundan ve “doping kontrolünün gerçekleştiği özel koşullardan” kaynaklanmaktaydı.

Karışıklıkla aynı kriterlere tabi iki benzer maddeyi karıştırmakla insani bir hata yapmıştı. Dr A. “asla bir dopingle mücadele yönetmeliğini ihlal etmeyi amaçlamadığını” yazmaktadır.

Doktorun ifadesi UEFA’nın anti-doping biriminde makul bulunur. Sergio Ramos ve Real Madrid’e gönderilen cevaba göre organizasyon 1,2 mililitre deksametazonun iki intravenöz enjeksiyonunun, oyuncunun idrar örneğinde bulunan deksametazon konsantrasyonunun kaba eşdeğerini üreteceğini doğrulayan bir uzmana başvurmuştur. Oyuncu ve doktorun idari bir hata yaptığı “çok muhtemel”dir.

UEFA böylece davasını kapatır. “Gelecekte sizden ve ekibinizin doktorundan doping kontrol formunu doldururken ve ilaç beyanını tamamlarken daha ihtiyatlı olmalarını rica ediyoruz” denilir kulübe yollanan mektupta.

Soruşturma sonucuna göre UEFA kararın WADA kodlarına “uygun” olarak alındığını belirtir. Kararın Lozan’daki Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi’ne (CAS) taşınmasının yolu açıktı. Ne Ramos ne de takım doktoru ve Real Madrid karar hakkında yorum yapmadı.

Yine de Ramos deksametazon vakasında, sporcunun şöhreti ve takımın aurasının büyüklüğünün testlerin nasıl uygulandığı üzerinde etkisi olduğu görülebilmektedir.

Yine Real Madrid’i içeren bir uyuşturucu testi vakasına bakalım.

Cardiff’teki Şampiyonlar Ligi finalinden dört ay önce, 1 Şubat 2017’de, UEFA’dan iki doping kontrol memuru antranmanda on Real Madrid oyuncusu üzerinde habersiz testler yapmak için Madrid’e gitti. Ancak UEFA çalışanları denetimin kontrolünü kısmen kaybettiler. Bunu iki hafta sonra Real Madrid’e gönderilen bir raporda ana hatlarıyla belirttiler. Takımın genel direktörü José Ángel Sánchez’e ve Cristiano Ronaldo’ya birer mektup gönderildi.

Rapora göre, Ronaldo “test için her zaman seçildiğini” iddia etti. UEFA kontrolörleri iğneyi ikinci kez yerleştirdikten sonra süperstar bir kez daha “memnuniyetsizliğini gösterdi”. UEFA yetkilileri bu olayın “doping kontrol istasyonunda çok fazla gerilime neden olduğunu” yazdılar.

Durum giderek daha da tatsızlaştı. Ronaldo ve Alman milli takım oyuncusu Toni Kroos’tan kan alındıktan sonra, Real Madrid’in sağlık personeli aniden gelerek kalan sekiz oyuncuya iğneleri uyguluyor. UEFA denetçileri bunu “istisnai olarak” kabul ediyorlar, zira “doping kontrol istasyonundaki gerginlik çok yüksekti”.

Habersiz testler için net kurallar ve yöntemler vardır. Kulüpler doping kontrol memurlarının işlerini bağımsız olarak ve hiçbir müdahale olmadan yapabileceklerini garanti etmelidir. Ayrıca oyuncuların onlarla idrar örneği almak için tuvalete kimin eşlik edeceği ya da kanlarını kimin alacağı konularında söz hakları yoktur. Doping kontrol memurları gerekirse damar aramak için bir oyuncuya üç kez iğne takabilir. Ancak bir kulüp UEFA memurlarının çalışmalarını devralmak için kendi doktorlarını gönderdiğinde işler daha da kötüleşir.

Yaşananların ardından UEFA Real Madrid’den “geri bildirim” talep etti. Cevap netti. Genel Direktör Sánchez iki UEFA memurunu yetersizlikle suçladı. Testler sırasında durumun kontrolden çıkmasını bu elemanların “profesyonel yetenek, beceri veya uzmanlık” eksikliğine bağladı. Ronaldo’yu savunurken, “saygılı bir şekilde durumdan yakındı” dedi. Bunu sürekli test için seçildiğinden değil, anti doping memurunun damarı bulamayıp iğneyi tekrar batırmasından kaynaklandığını söyledi.

Real Madrid’i ve en iyi oyuncularından birinin itibarına zarar verebilecek bir başka dosya daha var. Bu sefer söz konusu dosya UEFA’nın elinde değil, İspanyol anti-doping ajansı AEPSAD’ın elinde. Ve yine odak Sergio Ramos.

Bu yıl Nisan 15’te bir Pazar gecesi Real Madrid deplasmanda FC Malaga’ya karşı bir lig maçı oynadı ve 2-1 kazandı. Son düdüğü takiben anti-doping yapan bir memur Ramos’a yaklaştı ve doping testine girmesini istedi. Daha sonra olanları 21 Eylül 2018’de Real Madrid’in tıbbi şefine gönderilen iki sayfalık bir mektupta İspanyol anti-doping ajansının Doping Kontrol Birimi başkanı açıklıyor.

Anti doping memurunun raporuna göre Ramos memura idrar örneğini vermeden önce duş alıp alamayacağını sordu. Takım arkadaşlarının onu beklediğini ve en kısa zamanda Madrid’e geri uçmak istediklerini söyledi. Memur raporunda Ramos’a bu izni vermediğini, zira Ramos’un ve kendisine refakat eden takım doktorunun “hoşnutsuzluklarını” dile getirdiklerini belirtti. Rapora göre her ikisi de maçlardan sonra duş alınmasına izin verildiğinde ısrar ettiler. Ama anti-doping subayı geri adım atmadığını ve Ramos’un test edilmeden önce duş almasına izin vermemekte ısrarcı olduğunu belirtti.

Ama Sergio Ramos memuru görmezden gelerek onun önünde duş aldı. Anti-doping memuru raporunda “tüm uyarılarıma rağmen” yazdı. Memurun ikazlarına rağmen buna uymamanın ciddi sonuçlara yol açabileceği uyarısına rağmen yaptığını belirtti. Sıkı prosedürlerin için iyi nedenleri vardır. Bunlar sporcuların idrar testinin sonuçlarını manipüle etmelerini önlemek için tasarlanmıştır.

Bu yüzden böyle açık düzenlemeler vardır. İspanya’da bir sporcunun idrar örneği vermeden önce duş alması veya banyo yapması ülkenin anti-doping yasalarının ihlali anlamına gelebilir. İspanya parlamentosu son yıllarda ülkenin doping yasasını güçlendirdi. Ramos’un suçlandığı transgresyon, paragraf 22.1.e altında bulunabilir. Şöyle demektedir: “Doping kontrol prosedürlerinin bir kısmına engel olunması.”

Muhtemel cezaları oldukça ağır. Bir kulüp 300.000 Euro’ya kadar para cezasına çarptırılabilir, puanı silinebilir, hatta alt lige gönderilebilir. Bir takım doktoru dört yıla kadar askıya alınabilir ve bir oyuncu dört yıllık spordan men edilebilir.

İspanyol anti-doping ajansının Sergio Ramos’a karşı yaptığı suçlamaların öğrenilmesinin ardından, ekibin baş hukuk danışmanı 30 Eylül 2018’de Real Madrid Genel Direktörü Sánchez’e gönderilen bir e-postada bu korku senaryosunu özetledi. Avukat, “Cezalar son derece sert” diye yazdı.

Eylül 2018’in sonlarında İspanyol anti-doping ajansından gelen mektubu aldıktan sonra Ramos’un suçlamalara cevap vermek için 10 günü vardı.

Hem o hem de Real Madrid, gazetecilik ağı EIC’in yoruma yönelik talebine cevap vermeyi reddettiler. İspanyol anti-doping ajansı, “mevcut davada soruşturma sonucunun, bir anti-doping ihlali oluşturan bir durumun var olduğuna karar verebilecek yeterli delili oluşmadığından” kapandığını belirtti.

İspanyol anti-doping ajansının Ramosla ilgili soruştumada resmi bildirimin neden beş aydan fazla sürdüğü ile ilgili olarak sorulan sorular yanıtsız kaldı.

http://www.spiegel.de/international/world/football-leaks-doping-tests-and-real-madrid-a-1240035.html adresinden özetlenerek çevrilmiştir. 

Bu yayının ardından Real Madrid kulübü resmi sitesinden bir açıklama yayınladı:

Der Spiegel’in kaptanımız Sergio Ramos ile ilgili olarak yayınladığı raporlarla ilgili olarak, kulüp aşağıdakileri ifade etmek istemektedir:

1. Sergio Ramos, anti-doping düzenlemelerini asla ihlal etmemiştir.

2. UEFA, Dünya Dopingle Mücadele Derneği (WADA) ve UEFA’nın kendi uzmanları tarafından gerçekleştirilen testlerin ardından, bu tür durumlarda alışılageldiği üzere, özel bilgi talebinde bulundu ve söz konusu olayı kapatmıştır.

3. Söz konusu yayın tarafından yayımlanan içeriğin geri kalanı açısından, raporların açıkça yetersiz kaldığı düşünüldüğünden kulüp herhangi bir yorumda bulunmayacaktır

Written by kesinofsayt

23 Kasım 2018 at 22:46

FOOTBALL LEAKS – SÖZLEŞMELERDE CİNSİYET AYRIMCILIĞI

leave a comment »

football-leaks-ws

2016 yazında, Alman milli takım oyuncusu İlkay Gündogan, Borussia Dortmund’dan Manchester City’ye transfer oldu. Gündogan, dünyaca ünlü antrenör Pep Guardiola’nın çok istediği, FC Bayern Münih’e antrenörlük yaptığı sırada almak istediği bir oyuncuydu. Diz sakatlığına rağmen Gündogan, İngiltere’ye taşındı ve Eylül 2016’da, Borussia Mönchengladbach’a karşı Şampiyonlar Ligi maçında geri dönüş yaptı. Ama sonra, Aralık ayında, Gündoğan, Pep ve Man City taraftarları için bir sonraki şok geldi: yırtık bir bağ.

Bağ yırtılması futboldaki en yaygın sakatlanmalardan birisi ve mutlaka temasa bağlı olması gerekmiyor. Yanlış bir hareket veya talihsiz bir burkulma bazen yeterli olabiliyor. İyileşmesi ise oldukça zaman alıyor.

Gündogan sekiz ay sonra yeniden yeşil sahalardaydı.

Sakatlığı esnasında da kulüpte kalacağını ve tam maaşını almaya devam edeceğini bilerek güvende idi. Sakatlıktan öndüğünde hala Manchester City’nin parçası olacaktı.

Ancak bu güvence herkesi kapsamıyor ve cinsiyet ayrımcılığına takılmakta. İngiltere’nin en üst kadınlar ligi olan Women’s Super League’de (WSL) bir oyuncuya mümkün olduğunca sakatlıktan kaçınmaları için tavsiye edilir. Çünkü İngiliz Futbol Birliği’nden gelen standart sözleşmelerde kadın sporcuların sakatlıkları erkek meslektaşlarından farklı değerlendiriliyor. Erkek Premier League oyuncularına kıyasla, kadın WSL oyuncuları ciddi olarak dezavantajlı durumdalar. Bu fark Der Spiegel tarafından elde edilen ve Avrupa Araştırmacı İşbirliği (EIC) gazetecilik ağı üyeleriyle birlikte incelenmiş olan Football Leaks’in belgeleriyle ortaya çıkıyor.

Sözleşmeler profesyonel futbolda kadın ve erkeklerin farklı muameleye tabii tutulduğunu ortaya koyuyor. Kadın futbolunun çok daha az para getirmesi ve oyuncuların her zaman erkek meslektaşlarının maaşlarının cüzi bir miktarını kazanabildikleri gerçeği doğal kabul ediliyordu. Diğer endüstrilerden farklı olarak bu sektörde neredeyse hiç kimse bu durumu eleştirmiyordu. Ancak kadınların yapısal olarak sözleşmelere bağlı eşitsizliklerle yüz yüze kalması da yeni ortaya çıktı.

Kadın futbolcuların standart sözleşmelerinde 38 ila 41. maddeler, “uzun süreli sakatlanmalarda fesih”i düzenliyor. Uzun süreli sakatlanma, bir oyuncunun bir sakatlanma veya hastalık nedeniyle ardı ardına üç ay boyunca oynayamayacağı veya antrenman yapamayacağı bir duruma işaret eder. Bir kadın oyuncunun böyle bir sakatlığı varsa kulüp sözleşmeyi feshetme hakkına sahiptir.

DD/ Football Leaks / Frauenfußball / Ausrisse

DD/ Football Leaks / Frauenfußball / Ausrisse

DD/ Football Leaks / Frauenfußball / Ausrisse

DD/ Football Leaks / Frauenfußball / Ausrisse

Gündogan ise aksine, sakatlanma durumunda işinden hiç endişe duymak zorunda kalmamakta. Zira her şeyden önce bir erkek takımında. Sözleşmesinin sona ermesinden 18 ay önce bir sebeple takımdan ayrı düşebilir. Yani kadın meslektaşlarına göre iyileşmek ve yeniden spora dönmek için altı kat daha fazla zamanı vardır.

İngiltere’deki bir kadın oyuncu yırtık bir bağ nedeniyle asla kovulmamış olsa da, mevcut sözleşmeler göz önüne alındığında teorik olarak bu mümkündür. Bu durum sorulduğunda Chelsea’de oynayan ve Norveç milli takımının kaptanı olan Maren Mjelde, “bence bunun sözleşmelerde olması korkunç ve mutlaka bunun kaldırması gerektiğini düşünüyorum” diyor. Chelsea’de uzun süreli bir sakatlanma sonucu işini kaybeden birisine şahit olmadığını söylüyor.

Ancak kadın oyuncuların mevcut kulüplerinle kalmasına izin verilse bile, eninde sonunda banka hesapları bu sakatlıktan etkilenecektir. Sözleşmelerdeki diğer pasajlar da kadınlar için erkeklerden daha kötüdür. WSL’nin standart sözleşmesinin 34-37. maddelerinde, oyuncuların “sakatlık veya hastalık tarihinden itibaren en fazla altı ay boyunca temel ücretlerini alacaklarını” belirtiyor. Bundan sonra sözleşmede geçerli maddelere göre sadece yasal hastalık ödemeleri alacaklarını söylüyor.

Diğer taraftan Premier Lig’deki oyuncular temel maaşlarını “ilk 18 ay boyunca” alırlar ve kalan sürede de yarısı ödenir.

Standart sözleşmelerden sorumlu olan İngiltere Futbol Birliği bu yapılandırmanın toplumsal cinsiyet ayrımcılığını oluşturup oluşturmadığı sorusuna cevap vermedi. Bir FA sözcüsü sözleşmelerin “kadın futbol piramidinin kendine has gereklerini” karşılamak üzere hazırlandığını söyledi. Sözcü birliğin 2019’da bir Kadın Futbol Danışmanlığı Grubu kuracağını ve sözleşmeleri düzenli olarak gözden geçireceğini söyledi.

 

Bu yazı http://www.spiegel.de/international/world/football-leaks-unfair-contracts-for-women-players-a-1240038.html adresindeki metinden çevrilmiştir.

Written by kesinofsayt

23 Kasım 2018 at 17:49

FootballLeaks, Genel kategorisinde yayınlandı

Tagged with , , ,

FOOTBALL LEAKS -ŞİKELİ MAÇ ÇETESİ

leave a comment »

football-leaks-sike

Football Leaks belgelerinde sadece transfer yolsuzlukları, offshore hesaplara aktarılarak vergiden kaçırılan paralar yok. Sporun kangreni olan bahis şikesi de belgelerde yer alıyor.

Eski bir Romen futbolcu olan Alin Stocia da bu konuda açıklamalar yapıyor.

2015 yılında eski arkadaşı, Yunanlı futbol ajanı Gavriil Papanastasatos’tan bir telefon geliyor Stocia’ya. Papanastasatos Stoica’nın telefon numarasını kendisini Igor adıyla tanıtan bir Ukraynalı’ya veriyor. Igor Stoica’dan Kıbrıs’ta oynanacak özel maçlar için Romanya’dan hakem ayarlamasını istiyor ve hakem başına 500 euro sözü veriyor. Stoica alt liglerden Alex-Daniel Tunaru ve Valentin George Erghelie adlı hakemleri ayarlıyor. 1000 eurosunu istediğinde Igor onu da hakemlerle Kıbrıs’a davet ediyor.

Igor Letonyalı futbolcu Kirils Grigorovs aracılığı ile 1000 euroyu veriyor. Ancak Letonyalı Stoica’ya Kıbrıs’ta kazanılacak daha çok para olduğunu, bir 500 euro daha isterse ertesi gün bir maçta yardımcı hakemlik yapabileceğini söylüyor.

Stoica “paraya çok ihtiyacım vardı. Babam Türkiye’de kanser tedavisi görüyordu ve bu 40.000 euroya mal oluyordu” diyor.

Karşılaşmayı tam hatırlamasa da “bir Rus ve bir Sırp takımının maçıydı sanırım” diyor Stoica, “hiç bir şey yanlış gitmedi ve paramı aldım”.

Letonyalı daha çok maç olduğunu ve dilerse kalabileceğini söylüyor. Hakem olmadığını söyleyerek itiraz eden Stoica’ya, “gerek de yok zaten. Sadece bazı pozisyonlarda ofsaytsa bayrağı kaldırmaman, ya da ofsayt değilken bayrağı çekmen gerekecek. Gözlerini kapatacaksın yani” diyor.

EIC’in araştırmasına göre Stoica yedisinde orta hakem olmak üzere ondört karşılaşma yönetiyor.

“Maçlardan önce Kirils ve bir Kıbrıslıdan ne yapmamız gerektiği hakkında talimat alıyorduk” diyor Stoica, “zaten anladığım kadarıyla takımlar da ayarlamanın farkındaydılar. Dolayısıyla bir sorun yaşamadık. Hatta bir maçta Sırp bir oyuncu ‘hey dostum, skor ne olacak? 0-0 mı?’ diye sormuştu gülerek”.

Stoica hakemlik yaptığı maçlardan 5000 euro kazandığını söylüyor. Babasıyla parayı bu şekilde kazandığı için problem yaşadığını da aktarıyor.

2016 başından beridir Romanya, Portekiz ve Letonya’dan en az sekiz kişi Kıbrıs’ta özel maçlar organizasyonunda görev alıyor. Bu maçlar Kıbrıs’ta yerleşik Androsports adlı bir şirket tarafından organize ediliyor.

EIC bu çete tarafından 2016, 2017 ve 2018 kış aylarında organize edilmiş en az 32 karşılaşma tesbit etti. Bu sezon dışı dönemlerde Rusya’dan onbeş, Polonya ve Kıbrıs’tan üçer, Sırbistan ve Çekya’dan ikişer, İsviçre, Belarus, Slovakya, Moldova, Romanya, Ukrayna, Bulgaristan, Letonya ve Macaristan’dan birer takım buraya geldi.

Androsports’un Eric Mao ile bağlantısı olduğundan kuvvetle şüpheleniliyor. Mao 36 yaşında Çinli bir FIFA temsilcisi ve kulüp yatırımcısı. Kıbrıs’taki maçlarda “hakemlik” yapan futbolcuların çoğu onun bağlantılı olduğu kulüplerde oynamışlar. Dört yıldır Anping adlı şirketi üzerinden Avrupa’da alt liglerden küçük kulüplere yatırım yapıyor. Yakın çevresinde birçok kişi İrlanda, Letonya, Çekya ve Romanya’daki maç ayarlama skandallarına karışmış isimler. Mao bir Singapur şikeli maç ayarlama örgütünün lideri ve organizatörü olarak görülüyor.

Bu operasyonun ardında kimler var?

Sahte hakem ayarlayanlardan birisi Yunanlı Gavriil Papanastasatos. 1970 doğumlu Papanastasatos Kıbrıs ve Yunan liglerinde icraat gösteriyor. Peru, Kosta Rika, Azerbaycan ve Guatemala liglerinden oyuncu getiriyor. Aynı zamanda Letonya’dan Jurmala, Çekya’dan Vitkoviçe’nin yatırımcılarından. Anping ve Eric Mao’ya yakın bir kişi ve iş ortağı. ICSS (International Center for Sports Security) 2014 yılında Mao’nun şirketi Anping ve Papanastasatos’un şirketi Football Planet Association tarafından organize edilen HJK Helsinki – Jurmala karşılaşmasını şikeli maç olarak işaretlemişti.

Papanastasatos Alin Stoica 2016’da Eric Mao’nun Anping’ine ait Academia Clinceni’ye transfer olurken onun menajeriydi. Takımla kısa süreli birlikteliğinde Stoica takım oyuncularını yine Anping’e ait Lisbon kulübü Atletico Clube de Portugal’e imza atmaya teşvik ediyordu. Stoica bunu kendisinden Papanastasatos’un istediğini söylüyordu.

Androsports Kıbrıs’ta seyahat, lojistik, konaklama, çeviri hizmetleri veriyor. Paralimni merkezli şirket bu sene Danimarka U19, Litvanya U21, Ural Ekaterinburg, Wisla Plock, Ruch Churzow gibi takımlara antrenman sahası hizmeti sundu.

Eric Mao ve arkadaşı Bruce Ji Slovak ekibi Nitra ve Çek ekibi Karvina’ya Androsports üzerinden maskelenmiş sponsorluklarla ücretsiz sezon kampları öneriyorlar. Kulüpleri ele geçirmenin ilk adımı bu ücretsiz kamplar. Elbette sadece Kıbrıs’ta…

EIC’in incelediği Androsports ve Nitra arasındaki kontratta 26 kişilik kafilenin 14 odada 10 gece için ödeyeceği rakam sıfır! Ancak anlaşmaya göre Androsports dört hazırlık maçı organize ediyor. Bu karşılaşmalardan ikisi Polonya ekipleri Slask Wroclaw ve Wisla Plock. Slask – Nitra maçı kulüp direktörünün istememesi nedeniyle kulüp televizyonundan yayınlanmıyor. Hakemler Polonya ekibi lehine iki penaltı veriyor ve maç 3-2 Slask lehine bitiyor.

Androsports’un müdürü Pantelis Andronikou Kıbrıs ikinci lig kulüplerinden Karmiotissa’nın eski başkan yardımcısı. Kulüp 2017 yılında şikeden ceza almış.

EIC 2016 yılına ait bir mektupta Kıbrıs Futbolcular Derneği başkanı Sypros Neophytides’in Aris Limassol ve Karmiotissa’nın Slovenya’daki antrenman kamplarını FIFA’ya ihbar ettiğini buluyor. Kamp 18-28 Temmuz 2016 tarihleri arasında Slovenya Maribor’da Kıbrıs ve Rus takımlarının katılımıyla gerçekleşiyor. Neophytides bunu ilginç buluyor, zira bu kulüplerin böyle bir seyahati karşılayabilecek bütçeleri bulunmuyor. Ayrıca Aris Limassol’lü bazı oyuncuların şikeye karıştıklarını söylediklerini aktarıyor.

BAZI KARŞILAŞMALAR:

26 Ocak 2016

Kuban (Rusya) – Enisey (Rusya) 0-1 (0-0)

Hakemler: Alex Tunaru, Kirils Grigorovs, Alin Stoica

Özet: 68. dakikada Tunaru penaltı veriyor. Oyuncu kaçırıyor. 89’daki ikinci penaltı gol oluyor.

31 Ocak 2016

Ural (Rusya) – Rad Belgrade (Sırbistan) 1-0 (0-0)

Hakemler: Alex Tunaru, Alin Stoica, Kirils Grigorovs

Özet: İlk devrede Ural futbolcusunun kendi kalesine attığı gol Kirils Grigorovs tarafından ofsayt diye iptal ediliyor. İkinci devrede Tunaru Ural lehine penaltı çalıyor.

5 Şubat 2016

Spartak-2 (Rusya) – Tosno (Rusya) 1-3 (0-1)

Hakemler: Alex Tunaru, Silviu Posteucă, Alin Stoica

Özet: Tunaru iki penaltı veriyor. Stoica bayrağı ile Spartak’a penaltı verdiriyor. Spartak’ın internet sitesinde hakemin adı Carlos Motto olarak geçiyor. Bu uygulamaya sahte hakemlerin kimliğini gizlemek için zaman zaman başvuruluyor.

8 Şubat 2016

Sheriff Tiraspol (Moldova) – Kuban (Rusya) 2-1 (1-1)

Hakemler: Alex Tunaru, Alin Stoica, Valentin George Erghelie

Özet: Sheriff’in ilk golünde kaleci saçma bir hata yapıyor. Erghelie Sheriff’in bir golünü iptal ediyor. Tunaru Kuban lehine iki penaltı çalıyor, ki ikincisi ceza sahası dışındaki bir elle oynama ve Kuban oyuncusu dışarı atıyor, Sheriff golünde Tunaru Erghelie’nin ofsayt bayrağını görmezden geliyor.

 

https://theblacksea.eu/stories/football-leaks/cypriot-deception/  adresindeki yazıdan özetlenerek çevrilmiştir.

Written by kesinofsayt

23 Kasım 2018 at 13:10

FootballLeaks, Genel kategorisinde yayınlandı

Tagged with ,

20 KASIM 2018 CRITÜRK YAYINI

leave a comment »

cri

Written by kesinofsayt

20 Kasım 2018 at 16:07

FOOTBALL LEAKS – AHMET BULUT

leave a comment »

football-leaks-bulut.jpg

Galatasaray’ın eski kalecilerinden olan Ahmet Bulut Türkiye’nin en tanınmış futbolcu menajeri. Emre Belözoğlu, Arda Turan gibi isimlerin temsilciliğini yapan Bulut’un dünyanın en bilinen menajerleri olan Pini Zahavi, Fali Ramadani ve Jorge Mendes’le de yakın ilişkileri bulunuyor.

Football Leaks belgelerine göre Bulut, en az iki kere FIFA’nın menfaat çatışması kurallarına aykırı bir şekilde transfer ve sözleşme yenileme sırasında hem kulüplerden hem de oyunculardan komisyon almış. Bu işlem genellikle vergi kaçırmak için yapılıyor.

Bazı ülkelerde futbolcular kulüplerin çalışanları olarak değerlendiriliyor. Dolayısıyla futbolcu menajerine ödeme yaptığında, ki doğrusu bu, vergilendiriliyor. Ancak kulüpler şirket statüsünde olduklarından ödenen komisyonlar masrafa geçiyor ve vergiden tasarruf ediliyor. Bu yüzden birçok anlaşmada menajerler futbolcunun değil, kulübün temsilcisi gibi imza atıyorlar. Böylece hem kulüp hem de futbolcu ciddi bir mali avantaj sağlıyor.

Arda Turan’ın Atletico Madrid’e transferi sırasında da böyle bir işlem yapılmış. Footballeaks belgelerindeki dört yıllık sözleşmeye göre Arda A.Madrid’den yıllık 2,5 m Euro alıyor. Ancak bunun %15’i ve bonuslar vergiden muaf olarak ismi bilinmeyen bir imaj hakları şirketine ödeniyor.

Bu şirketler ülke dışına para çıkarmakta kullanılıyor. Messi, Neymar, Mascherano gibi futbolcular bu işlemler yüzünden yargılanmış, paraya çevrilen hapis cezalarına kadar farklı yaptırımlara çarptırılmışladı.

Christiano Ronaldo ve Mourinho’nun da offshore hesapları Football Leaks belgelerinde yer alıyor. Mesut Özil’in de başı bu konularla ilgili olarak oldukça ağrımış, para cezası ile kurtulmuştu.

Arda’nın A.Madrid ile sözleşmesinde FIFA kurallarına aykırı işlemler gözüküyor. Ahmet Bulut Arda’nın menajeri olmasına karşın A.Madrid’ten de “müzakareleri yönetme ve destekleme” adıyla Dubai Mashreq Bank’taki Foot & Ball Sport International FZE offshore hesabına 1,5m Euro para alıyor. Bu şirketin menajerlik faaliyetleri için lisansı bulunmuyor, ama Dubai’deki bu serbest bölgelerdeki şirketlere üst düzey gizlilik ve vergi muafiyeti tanınıyor.

FIFA kurallarına göre menajerler bir işlemde sadece bir tarafı temsil edebiliyor (2015 yılında değiştirilerek “tüm tarafların yapılan görüşmelerden haberi varsa ve bu görüşmelere tüm taraflar izin verdiklerini yazılı olarak beyan ederse” bu tür işlemlere izin verildi)

Usulsüzlükler bitmiyor. A.Madrid’le imzalanan anlaşmada Bulut’un bir sonraki transferden yüzde on pay alacağı maddesi bulunuyor. Oysa 2008’de yürürlüğe giren FIFA Futbolcu Menajeleri Yönetmeliği’ne göre menajerlerin “bir futbolcunun gelecek transferlerinden ya da tazminatından elde edilecek gelirde pay sahibi olmaları” yasaklanmış durumda.

Eski Fenerbahçe başkanı Aziz Yıldırım’ın menajerlere sıcak bakmadığı bilinen bir olay. Ahmet Bulut da bunlardan birisi. Ozan, Alper, Emenike transferlerinden ciddi rakamlar kazandığı biliniyor. Ancak özellikle Gökhan Gönül transferindeki rolü nedeniyle Aziz Yıldırım’ın hedefi haline geliyor Bulut. Buraya kadar anlatılanlar Football Leaks belgelerinden değil Bulut – Fenerbahçe ilişkisinde. Bundan sonrası ise belgelerden…

2013 yılında Zenit’ten Fenerbahçe’ye transfer olan Bruno Alves için de Jorge Mendes’in Gestifute şirketiyle anlaşıyor Ahmet Bulut. Transfer komisyonunu paylaşıyorlar.

Fernandao’nun Brezilyalı Clube Atletico Paranaense’den (CAP) Fenerbahçe’ye transferinde Ahmet Bulut oyuncunun resmi temsilcisi olmamasına rağmen birden çok taraftan para alıyor. Belgelere göre hem CAP hem de Fernandao tarafından Bulut’a ödeme yapılıyor. Fernandao’nun ödemesi Bulut’un Dubai’deki offshore hesabına yapılıyor. CAP ise Bulut’un Türkiye’deki firması olan Futbol Enternasyonel Men. Tur. Ins. Teks. Ltd’ye ödeme yapıyor. Bu arada Brezilyalı menajer Uram da aynı transfer üzerinden Fenerbahçe’den bir milyon euro alıyor.

Gelelim Bulut – Beşiktaş, daha doğrusu Bulut – Demirören ilişkilerine…
Mendes Demirören’in başkanlığı döneminde Beşiktaş’a birçok Portekizli oyuncu getiriyor. Dünyanın en tanınmış menajerlerinden Jorge Mendes ile Ahmet Bulut’un yakın ilişkileri var. İsmi sözleşmelerde geçmiyor da olsa Ahmet Bulut tüm bu transferlerde aktif rol alıyor.

Bu transferlerin birçoğunda usulsüzlükler bulunuyor.

İlk transfer Quaresma oluyor ve sözleşme Mendes’in Portekiz’de kurulu şirketi Gestifute ile yapılıyor. Ancak TFF yönetmeliklerine göre 2015 yılından önceki aracı anlaşmalarında sözleşmeler yalnızca gerçek kişi ile kulüp ya da oyuncu arasında olması gerekiyordu. Yani tüzel kişi ile menajerlik sözleşmesi yapılamıyordu. TFF’nin kendi yönetmeliğin neden ve nasıl çiğnediği konusunda elimizde bir bilgi bulunmuyor.

Quaresma transferi sonrasında 2011 ilk yarısında bu ikili yedi transfer anlaşması daha yapıyorlar. Football Leaks belgelerinde birçok e-posta ve fatura Ahmet Bulut’un işlemlerdeki ana isim olduğunu işaret ediyor.
Simao Sabrosa, Atletico Madrid’ten, Hugo Almeida Werder Bremen’den, Manuel Fernandes Valencia’dan, Sidnei Benfica’dan, Bebe Manchester United’dan ve Julio Alves Beşiktaş’a geliyordu. Ayrıca Carlos Carvalhal da teknik direktörlüğe getiriliyordu.

Mendes, Almeida transferinde kendisinin danışmanı olduğu bir fonun kullanılmasını öneriyordu. Dublin’de kurulu Quality Football Ireland Limited futbolcunun bonservisini alıyor ve Beşiktaş’a getiriyordu. Demirören transfer için Beşiktaş’ın kasasından hiç para çıkmamasıyla, yeni bir modeli Türkiye’ye getirmiş olmakla övünüyordu. Ancak işin öyle olmadığı, oyuncunun kontratı döneminde başka bir takıma satılamaması halinde Beşiktaş’ın ilk bonservis bedeli üzerinden her yıl yüzde on faizle bu parayı fona ödemesi gerektiği ortaya çıkıyordu.

Yıldırım Demirören – Jorge Mendes – Ahmet Bulut üçgeninde Beşiktaş ciddi zarara uğruyordu. Bedelinin üzerinde paralar ödenen oyuncular, offshore şirketlere havale edilen komisyonlar kulübü batma noktasına taşıyordu.

https://theblacksea.eu/stories/football-leaks-2018-tr/mendes-besiktas/

https://theblacksea.eu/stories/football-leaks-2018-tr/ahmet-bulut-offshore/

https://theblacksea.eu/stories/football-leaks-2018-tr/mendes-fon-besiktas-almeida/

Written by kesinofsayt

19 Kasım 2018 at 20:39

FOOTBALL LEAKS – AVRUPA SÜPER LİGİ

leave a comment »

football-leaks-süper-lig

Avrupa futbolunun geleceğini şekillendirecek kadar önemli bir yapılanma önde gelen birkaç kulüp tarafından uygulamaya geçirilme aşamasına kadar getirilmiş durumda.

Avrupa’nın en önemli kulüplerinden onbiri tarafından imzalandığı düşünülen gizli sözleşmenin tarihi 22 Ekim 2018. 2021-22 sezonu için Avrupa Süper Ligi adı altında bir hazırlık yapıldığı gözüküyor.

Avrupa Süper Ligi fikri neredeyse otuz yıldır tartışılan bir konu. 2016 yılında Bayern, Real Madrid, Barcelona gibi önde gelen kulüpler yine bu fikri ısıtarak UEFA’ya baskı yapmış, kendi lehlerine bazı düzenlemeler yapılmasını sağlamışlardı. Ancak UEFA’dan gelen tavizler bu “büyüklerin” para hırsını tatmin etmiyordu bir türlü. Bütün sponsorluk ve reklam gelirlerini kendilerine istiyorlardı.

avrupa süler ligi belgesi

Real Madrid başkanı Florentino Perez 22 Ekim tarihinde Key Capital Partners’dan bir e-posta aldı. Ekteki onüç sayfalık belgede Avrupa Süper Ligi’ni kuracak takımların imzası için bir ön protokol bulunuyordu. Protokolde kurucu olarak adlandırılan onbir kulüp bulunuyordu. Real Madrid, Barcelona, Manchester United, Manchester City, Chelsea, Arsenal, Liverpool, Paris Saint-Germain, Juventus, AC Milan ve Bayern Münih. Buna göre Avrupa Süper Ligi 2021-22 sezonunda başlayacak ve ilk etapta yirmi yıl sürecekti. Gelirlerin dağılımı bile belirlenmişti: Real Madrid %18.77 paya sahip olacak, Barcelona %17.61, Manchester United %12.58, Bayern %8.29, Chelsea %8.19, Arsenal %6.48, Juventus %6.16, PSG %6.11, Man City %6.05, Liverpool %5.50 ve AC Milan %4.27.

Beş kulüp de “davetli kulüpler” olarak adlandırılıyordu. Bunlar Atletico Madrid, AS Roma, Borussia Dortmund, AS Roma ve Olympique Marseille idi ve belgeye göre daveti kabul etmişlerdi.

Aslında bu plan 2015 tarihinden beridir işletiliyordu. 17 Aralık 2015 tarihinde Amerikalı organizatör Charlie Stillitano Real Madrid’in iki üst yöneticisine, genel direktör Jose Angel Sanchez ve pazarlama müdürüne bir e posta gönderiyor.

Kısa bir ara vererek Stillitano’ya bir göz atalım. Kimdir, necidir?

Stillitano 1990’larda ABD profesyonel futbol ligi kurulduğunda New York/New Jersey Metro Stars genel menaeri oluyor. 2014 yılında Michigan Stadı’nda Manchester United ve Real Madrid arasında organize ettiği karşılaşma 109,318 izleyici ile ABD seyirci rekoru kırıyor. Bundan sonra sıklıkla Avrupa’nın en güçlü kulüplerinin VIP localarında görülmeye başlanıyor. Mourinho kendisinden Mr Zero Mistakes (bay sıfır hata) diye bahsediyor.

Dönelim Stillitano’nun e postasına. Çok gizli ibaresiyle gönderilen belgede yeni Avrupa Ligi’nin bir sunumu yer alıyor. Bu ilk plana göre lig 18 takımdan oluşacak ve bunların onyedisi beş büyük ligin “olağan şüphelileri”. Ligin onsekizinci takımı ise Hollanda, Rusya, Portekiz ve Türkiye’nin elitlerinin karşılaşmaları sonucunda belirlenecek. Lig oluştuktan sonra Salı, Çarşamba ve Cumartesi günleri karşılaşmalar oynanacak.

Başı çeken büyük kulüplere yılda 500m euro gelir vaadediliyordu.

Stillitano’nun 2016’da Premier League’un elit beşlisi ile yaptığı görüşme medyaya sızıyor ve kulüp yöneticilerinde rahatsızlık yaratıyordu.

Bu gelişmeler üzerine UEFA yetkilileri Bayern ve Juventus CEO’ları ile bir dizi görüşme gerçekleştiriyor, Şampiyonlar Ligi formatı ve gelir dağılımında büyük kulüpler lehinde değişiklikler yapılıyordu.

UEFA’dan alınan tavizlerin Süper Avrupa Ligi planlarını durdurmadığı çok açık. Bu planların içinde kimlerin olduğu, organizasyon şekli ve maç takvimi büyük oranda belli. Ancak hala karanlıkta olan bazı problemler de mevcut.

UEFA’nın böyle bir organizasyona “gelirlerini azalttığı” yönünde bir dava açıp açamayacağı, katılımcı kulüplerin kendi liglerinden nasıl ayrılacakları, futbolcuların sözleşmelerinin geçerliliği, transfer şartları, organizasyonda yer alacak hakemlerin nasıl bulunacağı, belki de en önemlisi karşılaşmaların oynanacağı stadların nereden bulunacağı bilinmiyor. Avrupa’da kendi stadına sahip kulüp sayısının azlığı düşünülürse bu ciddi bir sorun.

Sonuç nereye varırsa varsın, Avrupa futbolunda hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

https://theblacksea.eu/stories/football-leaks-2018-tr/gizli-plan-avrupa-super-ligi/

http://www.spiegel.de/international/world/football-documents-show-secret-plans-for-elite-league-of-top-clubs-a-1236447.html

Written by kesinofsayt

19 Kasım 2018 at 12:21

FootballLeaks, Genel kategorisinde yayınlandı

Tagged with ,