Posts Tagged ‘Ünal Aysal’
DERİN MAHKEME
16 Ocak 2011 tarihinde, yapılışı yılan hikayesine dönen ve uzun bir süreç alan Türk Telekom Arena Stadı törenle açıldı. Açılış törenine Başbakan R.Tayyip Erdoğan’ın stada gelişinde tribünlerce protesto edilmesi damgasını vurdu. Protestolar üzerine başbakan karşılaşma başlamadan stadı terketti.
Adnan Polat’ın başbakandan özür dileme çabaları fayda etmedi ve fırsat kollayan “derin” Galatasaray düğmeye bastı.
28 Mart 2011 tarihindeki Galatasaray Spor Kulübü Mali Genel Kurulu’nda Adnan Polat yönetimi mali yönden ibra edilirken idari yönden ibra edilmedi. Adnan Polat itiraz ederek sayım yapılmasını istediyse de genel kurul divan başkanı Türker Aslan ilk açıklanan kararı geçerli ilan etti. Galatasaray Spor Kulübü Tüzüğü‘nün 87.22 maddesi uyarınca “Genel Kurulca mali ve/veya yönetsel yönden aklanmama durumunda, en geç 30 (otuz) gün içinde Olağanüstü Seçim Genel Kurulunu toplantıya çağırmak” gerektiğinden Polat yönetimi seçime gitti. 15 Mayıs 2011 tarihinde yapılan seçimde Ünal Aysal, Mehmet Helvacı ve Turgay Kıran arasındaki yarıştan Aysal galip çıktı ve kulüp tarihini en fazla oyla seçilen başkanı oldu.
Adnan Polat’a yakın isimler ise kongredeki oylamanın usulsüz yapıldığı gerekçesiyle olayı mahkemeye taşıdı. Mahkeme oylamada herhangi bir usulsüzlük yapılmadığı kararı verdi. Ancak 2012 Temmuz ayında bu mahkeme kararı Yargıtay tarafından bozuldu. Mahkemede yeniden görüşülecek karar bekleniyor.
Eğer karar Yargıtay kararı doğrultusunda çıkarsa işler karışacak. 15 Mayıs 2011 seçiminin geçersizliği gündeme gelecek. Bu noktada bizlerin bilemediği bir durum söz konusu: Adnan Polat yönetimi seçim kararını tüzüğün 87.22 maddesine göre mi (Genel Kurulca mali ve/veya yönetsel yönden aklanmama durumunda, en geç 30 (otuz) gün içinde Olağanüstü Seçim Genel Kurulunu toplantıya çağırmak) , yoksa 28.1 maddesine (yönetim Kurulu kararı) göre mi aldı? 28.1 maddeye göre ise mahkeme kararı seçim sonucunu engellemeyecek. Ancak diğer durumda ciddi bir hukuki tartışma ve kaos olacağı kesin. Bu durumda Aysal yönetiminin bugüne kadar aldığı tüm kararlar ve uygulamaları da tartışmaya açılacak.
Medyamızda bu mahkeme ile ilginenen var mı, çok merak ediyorum.
3 TEMMUZ OPERASYONU KRONOLOJİSİ – 8 (ŞUBAT 2012)
1 Şubat 2012 – Çarşamba
- Fenerbahçe Spor Kulübü TFF Hukuk Kurulu Başkanı İlhan Helvacı’yı istifaya davet etti.
- Türkiye Futbol Federasyonu Hukuk Kurulu Başkanı İlhan Helvacı, “Hukuka aykırı birşey yaptığımı düşünmediğimden istifa etmeyi de düşünmüyorum” dedi.
- Kulüpler Birliği Başkanı Yıldırım Demirören, Süper Lig kulüp başkanlarını 7 Şubat Salı günü özel gündem maddesiyle toplantıya çağırdı.
2 Şubat 2012 – Perşembe
- Samsunspor 3 – 1 Fenerbahçe
- Şenes Erzik: “Aday değilim, böyle bir fikrim yok”.
3 Şubat 2012 – Cuma
- Samsun dönüşü Fenerbahçe kafilesini havaalanında karşılayanlar arasında Beşiktaşlı bir taraftar pankart açtı.
5 Şubat 2012 – Pazar
- Fenerbahçe 2 – 0 Beşiktaş
- Fenerbahçe Spor Kulübü erkek basketbol takımı koçu Neven Spahija’nın ayrılacağı yolundaki haberleri yalanladı.
6 Şubat 2012 – Pazartesi
- Fenerbahçe – Beşiktaş derbisinin faturası 485 bin lira…
- Cihan Kamer TRT1’e konuştu.
7 Şubat 2012 – Salı
- Kulüpler Birliği TFF seçimi gündemiyle toplandı.
- Ünal Aysal Cihan Kamer’in “transferde etik davranılmadığı” açıklamasına yanıt verdi.
8 Şubat 2012 – Çarşamba
- Fenerbahçe Spor Kulübü Külüpler Birliği toplantısında Yıldırım Demirören’i TFF başkanlığına önerdiği yolundaki haberleri yalanladı.
9 Şubat 2012 – Perşembe
- Mehmet Ali Aydınlar 32. Gün programına katıldı.
- PFDK Beşiktaş maçındaki olaylar nedeniyle Fenerbahçe’ye 1 maç seyircisiz oynama cezası verdi.
10 Şubat 2012 – Cuma
- Fenerbahçe Spor Külübü M. Ali Aydınlar’ın 32.Gün programındaki ifadelerini “acz içinde” diye yanıtladı.
- Futbol Disiplin Kurulu Ocak ayı sonunda soruşturmada adı geçen isimlere 30 bin sayfalık iddianameleri gönderdi. 20 gün süre içinde savunmalarını talep etti.
- CAS yargıcı Kısmet Erkiner Mehmet Ali Aydınlar’a cevap verdi.
11 Şubat 2012 – Cumartesi
- Aralarında Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın da bulunduğu 23’ü tutuklu 93 sanık hakkında açılan dava, İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’ndeki salonunda görülecek. Şike davasına bakacak 16. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mehmet Ekinci, sevgililer gününe denk gelen ilk duruşma öncesinde basın mensuplarının sorularını yanıtladı: “Takımları yargılamıyoruz”.
12 Şubat 2012 – Pazar
- Karabükspor 2 – 1 Fenerbahçe
- Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç 4 büyük kulübün başkanına “Bir odaya kapanın, kavga etmeden tartışın” dedi.
13 Şubat 2012 – Pazartesi
- Aziz Yıldırım: “Mücadelemiz zulüm ve zalimledir“…
- Sadri Şener: “Rıdvan, Aykut ve M.Ali Aydınlar’ın üçlü görüşmesi hiç etik değil” dedi.
- TOKİ’den Sivas’a “ekolojik” stad…
14 Şubat 2012 – Salı
- Aziz Yıldırım Mehmet Ali Aydınlar’a hitaben bir mektup gönderdi: “Sözümüz sanadır!”
- Tarihi dava Silivri’de başladı. Çok sayıda Fenerbahçe taraftarı Silivri’deydi.
- Fenerbahçe Spor Kulübü’nin 327 sicil numaralı Yüksek Divan Genel Kurul üyesi ve basketbol şubesinin kurucularından, spor tarihçisi Cem Atabeyoğlu vefat etti.
- Aziz Yıldırım: “Ne şikesi? Memleket elden gidiyor.”
15 Şubat 2012 – Çarşamba
- “Futbolda şike” iddiaları üzerine aralarında Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın da bulunduğu 23’ü tutuklu 93 sanık için açılan ve Silivri’de görülen davanın ikinci günü sona erdi. Aziz Yıldırım’ın dilekçe vermesine rağmen İsveç’te yaşayan yanlış Hasan Çetinkaya’nın tapeleri iddianameden çıkartılmaması nedeniyle Mahkemede buna tepki gösterildi.
- Aziz Yıldırım’dan Silivri’deki taraftarlara: “Bu soğukta üşümesinler, evlerine gitsinler. Çağlayan’a bekliyorum.”
16 Şubat 2012 – Perşembe
- TFF başkan adayları şekilleniyor: “Erzik olmazsa Aksu”
- Aziz Yıldırım: “Trabzon’un Galatasaray ve Beşiktaş maçlarına bakılsın“.
17 Şubat 2012 – Cuma
- Ünal Aysal’dan Aziz Yıldırım’a yanıt: “Üzerlerindeki lekeyi bize bulaştırmasınlar.”
- Şenes Erzik TFF başkanlığına aday olmama kararı aldı.
- Aziz Yıldırım’dan Cemil Turan’a: “Babayı çıkarız“.
- İddianamenin okunması tamamlandı.
- Prof.Dr. Ersan Şen: “Tutukluluk tedbirine gerek kalmadı”
18 Şubat 2012 – Cumartesi
- Fenerbahçe 4 – 2 Sivasspor
- Kadıköy’de 35 bin kadın ve çocuk…
- Trabzonspor’dan Aziz Yıldırım’a cevap: “Suçuna ortak arama…”
20 Şubat 2012 – Pazartesi
- Çağlayan’da birinci gün…
- TFF başkanlığı için 21 aday başvurdu.
- Galatasaray Demirören’in adaylığına tepki gösterdi.
- İbrahim Akın’dan açıklama: “Savcıya yalan söyledim.”
21 Şubat 2012 – Salı
- Aziz Yıldırım’ın savunması başladı.
- Fenerbahçe Yönetim Kurulu üyesi avukat Yesemin Merçil’den dava hakkında değerlendirme…
- GS yöneticisi Semih Haznedaroğlu: “Demirören Galatasaray için endişe kaynağı.”
23 Şubat 2012 – Perşembe
- Tarihi savunmadan notlar: “Bunu yapanları tarih yargılayacaktır.”
- Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Tahkim Kurulu, futbolcu Serdar Kulbilge ve antrenör Cengiz Demirel’in, şike ve teşvik primi eylemlerinde bulundukları şüphesiyle PFDK’nın verdiği idari tedbir kararının kaldırılması talebinin reddine dair kararına karşı yaptıkları itirazı reddetti.
- Galatasaray Kulübü’nün, Türkiye Futbol Federasyonu’nun 27 Şubat Pazartesi günü yapılacak Seçimli Olağanüstü Genel Kurulu’nda başkan adaylarından Ata Aksu’yu destekleyeceği öğrenildi.
- Fenerbahçe Spor Kulübü Habertürk’e bağlı kişilerin tesislerine girişini yasakladı.
- Yasemin Merçil: “Şikenin tarafları sonucu etkileyebilecek kişiler olmalı, Transfer şikesi diye bir kavram yok ”
- Vatan Gazetesi Aziz Yıldırım’ın eşkal fotoğrafı için özür diledi.
24 Şubat 2012 – Cuma
- Şekip Mosturoğlu ve Cemil Turan tahliye edildi. Diğer yöneticilerin tutukluluk hali devam ediyor.
- Kararın ardından Çağlayan’daki Fenerbahçe taraftarına polis tazyikli su ve biber gazı ile müdahale etti.
25 Şubat 2012 – Cumartesi
- Eskişehirspor 2 – 1 Fenerbahçe
- Trabzonspor, şike davası kapsamında tutuklu bulunan Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve dün gece tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilen Sivasspor Başkanı Mecnun Odyakmaz’ın iddialarına internet sitesinden yayınladığı açıklama ile çok sert cevap verdi.
27 Şubat 2012 – Pazartesi
- Yıldırım Demirören TFF başkanlığına seçildi.
- Lig TV Muhabiri Ömer Güvenç; TFF Başkanı Yıldırım Demirören, Fenerbahçe’ye “Uluslararası Tahkim Mahkemesi’nde (CAS) UEFA’ya açtığınız davayı geri çekin, 45 milyon Euro’yu Türkiye Futbol Federasyonu olarak biz karşılayalım” dediğini iddia etti. Ömer Güvenç bu sözünün de arkasında olduğunu söyledi.
28 Şubat 2012 – Salı
- Fenerbahçe Spor Kulübü Fatih Altaylı’yı yalanladı.
- Fenerbahçe Asbaşkanı Ali Koç CNBC-E canlı yayınına katıldı.
3 Temmuz Operasyonu Kronolojisi 1 – (Temmuz 2011)
3 Temmuz Operasyonu Kronolojisi 2 – (Ağustos 2011)
3 Temmuz Operasyonu Kronolojisi 3 – (Eylül 2011)
3 Temmuz Operasyonu Kronolojisi 4 – (Ekim 2011)
3 Temmuz Operasyonu Kronolojisi 5 – (Kasım 2011)
GALATASARAY AŞ’DE NELER OLUYOR?
Galatasaray’ın maddi sorunları yıllardır konuşulan bir konu. Futbolcuların alacaklarından diğer ödemelere kadar sıkıntılar sürekli gündeme gelir, ama bir şekilde çözülürdü. Bu ortamda, 14 Mayıs 2011 tarihinde, maddi sorunları çözme vaadi ve umuduyla Ünal Aysal Galatasaray başkanı seçildi…
İlk icraatlardan birisi, 30 Temmuz 2010 tarihinde birleştirilmesi SPK tarafından onaylananGalatasaray Sportif AŞ ile Galatasaray Futbol AŞ’den oluşan Galatasaray Sportif Sınai ve Ticari Yatırımlar AŞ’nin hisselerinin bir kısmının satışı oldu.
Bu satışların ardından %15’lerdeki halka açık hisse oranı, 14 Aralık 2011 tarihli KAP Bildirimi’ne göre Galatasaray Spor Kulübü Derneği %55,03, halka açık %44,96 olarak değişti. Bu satışlarla Galatasaray 100 milyon doların üzerinde bir para girişi sağladı.
Ünal Aysal 8 Şubat 2012 tarihindeki Divan Kurulu toplantısında “teknik iflas”tan bahsetti:
Galatasaray’ın konsolide öz kaynaklarda 264 milyon lira ekside olduğundan bahsedildiğine değinen Aysal, kendilerinin de bunun bilincinde olduklarını vurgulayarak, ”2010 yılı hesaplarına bakıldığında bu miktar 156 milyon liraydı. Yani meşhur teknik iflas denilen olay zaten mevcuttu. 2011’de de arttı, şimdi daha da yüksek. Aradaki fark futbolcu değerlemelerinden gelmektedir. 108 milyon liralık bir fark vardır ve bu fark harcamalardan değildir. Değerleme çalışmasında yapılan tashihten kaynaklanmıştır” ifadelerini kullandı.
9 Şubat 2012 tarihli bildirimde de kulübün intifa hakkına sahip olduğu Türk Telekom Arena stadının 2014-2030 yıllar arası VIP koltuk, Batı-3 Loca ve Batı-4 Loca pazarlama hakları ve gelirlerinin devri için Kulüp ile hazırlanmış olan devir sözleşmesi’nin imzalanmasına ve yürürlüğe girmesine karar verildiği açıklanıyor.
13 Şubat 2012 tarihinde ise çok tartışılacak bir yönetim kurulu kararı alınıyor: Galatasaray Sportif Sınai ve Ticari Yatırımlar AŞ’nin sermayesinin % 9.900 arttırılması…
Bu talep SPK tarafından inceleniyor. Eğer SPK gerekli izni verirse, artırılan 276,020,354.- TL’nın 124,209,159.- TL’sını elinde hisse bulunan yatırımcıların ödemesi gerekecek. Eğer ki bu karar hisse satışı öncesinde olsa, yani yaklaşık altı ay kadar önce, sermaye artışında konulacak para bunun yaklaşık üçte biri olacaktı.
Sermaye artırımında ne olacak?
Sermaye artırımı bedelli olduğunda yatırımcının elinden para çıkışı olur. Bu da zorunlu olmadığından, yani yatırımcı isterse artırıma katılmama hakkına sahip olduğundan artırımdan 1 iş günü öncesi yapılan satışla artırıma katılma sorumluluğu ortadan kalkar. GSRAY’da 1 lot ya da 1 adet için artırıma katılan kişi 99.-TL verecektir. Karşılığında 99 adet=lot GSRAY hissesi almaya hak kazanacak ve toplam 100 GSRAY hissesi olacaktır.
Yani yatırımcı elindeki her bir lot için 99.-TL ödemek durumunda. Yoksa hisseleri sıfıra yaklaşıyor. Hissedar sermaye artırımına katılmazsa bu hisselerle ilgili haklar Galatasaray Spor Kulübü Derneği tarafından kullanılacak ve -pratikte- halka satarak ciddi bir gelir sağlayan dernek, aynı hisseleri hiçbir bedel ödemeden geri almış olacak.
SPK’nın bu işleme ne yanıt vereceği henüz bilinmiyor. SPK Başkanı Vedat Akgiray, kendi ifadesi ile, koyu bir Galatasaraylı. Dolayısı ile kararda ekonominin ve bulunulan mevkinin mi, lisenin mi kazanacağı konusunda endişe var.
Şike Operasyonu’nun başlamasının ardından 22 Temmuz 2011 tarihinde, piyasaların selameti için TFF’yi acilen karar almaya zorlayan SPK’nın, bu işlem için ne kadar bekleyeceğini göreceğiz.
İlgili yazılar:
- SPK’dan TFF’ye ‘Karar Al’ Telkini, 22 Temmuz 2011
- Gözden Kaçırılan Galatasaray ve SPK Gerçekleri, www.tirajik.com, 8 Şubat 2012
- Galatasaray’dan Yatırımcılara Yüzyılın Kazığı, romantikfanatik.blogspot.com 14 Şubat 2012
- Bu Rezalete SPK Ne Diyecek?, www.tirajik.com, 14 Şubat 2012
- Küçük Yatırımcıya Büyük Çalım – Yavuz Semerci 16 Şubat 2012
- Yavuz Semerci Ve Meşrulaştırma Çabaları, www.tirajik.com, 16 Şubat 2012
- Galatasaray Tarihinin En Güzel Golü – Yavuz Semerci 18 Şubat 2012
- Aysal: Küçük Yatırımcı Zarar Görmedi, www.bloomberght.com, 21 Şubat 2012
- Galatasaray Yatırımcısına Şike Yaptı – Yavuz Semerci 21 Şubat 2012
- Galatasaray Ve Halka Açık Şirketi Meselesi – Ali İhsan Karacan (SPK Eski Başkanı), www.thelira.com 21 Şubat 2012
- Sermaye Artışını Durdurmak Lazım – Yavuz Semerci (22 Şubat 2012)
- Türk Futbolunun Garabet Hatırası – Açıl Sezen, www.thelira.com 22 Şubat 2012
- Ünal Aysal: Biz Küçük Yatırımcıdan Birşey Gizlemedik, www.futbolekonomi.com, 23 Şubat 2012
3 TEMMUZ OPERASYONU KRONOLOJİSİ – 7 (OCAK 2012)
1 Ocak 2012 – Pazar
- Soruşturma öncesine kıyasla Fenerbahçe’nin piyasa değeri yüzde 43, Beşiktaş’ın yüzde 35,Galatasaray’ın yüzde 56 ve Trabzonspor’un ise yüzde 36 düştü.
4 Ocak 2012 – Çarşamba
5 Ocak 2012 – Perşembe
- Süper Lig Kulüpler Birliği Vakfı 58. maddeyi görüşmek üzere yaptığı toplantı sona erdi. Kulüpler Birliği Başkanı Yıldırım Demirören toplantının ardından açıklama yaptı. Demirören: 58. maddeyle ilgili karar Futbol Federasyonu’na aittir.’ diye konuştu.
- UEFA’dan yapılan açıklamada, “Son gelişmelerin ardından, UEFA, Türkiye Futbol Federasyonu’nun şike sorununu çözmek konusunda tek sorumlu olduğunu ve Türkiye’deki futbolun geleceği için uygun önlemleri almak ve cezaları vermek için tek sorumlu olduğunu açıklamak gereği duymuştur. UEFA’nın ülke federasyonlarının özgürlüğü ve özerkliğine saygıdan dolayı Türkiye Futbol Federasyonu’nun iç işlerine karışması söz konusu değildir. Ancak Türkiye’den bir talep gelirse, UEFA tavsiyede bulunabilir ve özerklik hakkını koruyarak TFF’ye destek verebilir. Fakat UEFA şike soruşturmasındaki gelişmeleri takip etmektedir ve şike davası Avrupa Kupaları’ndan birini etkilerse, UEFA müdahale edebilir. Bu konuda öncelik futbolun geleceğidir” denildi.
6 Ocak 2012 – Cuma
- TFF, hukuki konularda karar alma yetkisini hukuk kurullarına devretti.
8 Ocak 2012 – Pazar
- Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, TV8’de yayınlanan ‘Her Şey Futbol’ programının yorumcusu Faik Çetiner’e bir mektup göndererek “14 Şubat’ta yapacağım savunmayla yer yerinden oynayacak, Türkiye sarsılacak” ifadesini kullandı.
9 Ocak 2012 – Pazartesi
- Fenerbahçe 3 – 1 Gaziantepspor
- Trabzon’da bir açılışa katılan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Trabzonspor’un hakkı olan şampiyonluk kupasını almak için çok ince ayarlı bir çalışma yaptıklarını söyledi.
10 Ocak 2012 – Salı
- Trabzonspor’a HES’ten 10 milyon dolar gelecek.
- Sağlık sorunları nedeniyle hastaneye kaldırılan Lefter Küçükandonyadis Aziz Yıldırım’a bir mektup gönderdi.
12 Ocak 2012 – Perşembe
- UEFA, Cornu’nün raporunun CAS dosyasından çıkartılmasını talep etti.
- AKP milletvekili Hakan Şükür “Galatasaray bunun içinde değildi. Futbolda bu soruşturma sürecinde, mahkemenin başlayacağı süreçte çok farklı şeyler duyabiliriz” dedi.
- Türkiye A2 Milli Futbol Takımı’nın eski teknik direktörü Pierre van Hooijdonk TFF’den maaşını alamadığını açıkladı.
13 Ocak 2012 – Cuma
- Lefter Küçükandonyadis vefat etti.
- Aziz Yıldırım 58. maddenin değiştirilmesinin kabul edilemez olduğunu açıklayan bir mektup gönderdi, “gerekirse biz kendimizi düşürürüz” dedi.
14 Ocak 2012 – Cumartesi
- Aziz Yıldırım Lefter’in vefatı nedeniyle bir mektup gönderdi.
- AKP milletvekili Hakan Şükür “Trabzonspor, Fenerbahçe ile ligi aynı puanda bitirmiş, şampiyon gibi algılanması gereken bir takım, yani bir nevi o ligin şampiyonudur” dedi.
- CAS hakimi Erkiner, katıldığı bir televizyon programında ‘Belge sunma vakti geçti. Ben UEFA’nın belgeleri geri çektiği bir duruma da hiç rastlamadım. Fener’in onayı olmadan yapılmaz.’ ifadelerini kullandı.
15 Ocak 2012 – Pazar
- Lefter Küçükandonyadis Şükrü Saraçoğlu Stadı’nda binlerce taraftarın katıldığı bir törenle son yolculuğuna uğurlandı.
- Lefter’in cenaze törenine katılan başbakan ıslıklandı.
- Hakan Şükür’den Fetullah Gülen’e övgü…
16 Ocak 2012 – Pazartesi
- Manisaspor 1 – 2 Fenerbahçe
- Fenerbahçe Spor Kulübü Sportif Direktör ve Teknik Sorumlu Aykut Kocaman ve Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar arasında herhangi bir puan pazarlığı ya da bu anlama gelebilecek bir görüşme yapılmadığını açıkladı.
- MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, Metris Cezaevi’nde tutuklu bulunan Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım için tahliye kararının çıktığını iddia etti.
- Galatasaray Kulübü, avukatları aracılığıyla Futbol Federasyonu’na ihtarname çekti.
18 Ocak 2012 – Çarşamba
- Özel yetkili savcılık tarafından yürütülen ‘Futbolda şike soruşturması’ dosyasından ayrılan ve Galatasaray Spor Kulübü ile ilgili olan soruşturmada görevsizlik kararı verildi.
19 Ocak 2012 – Perşembe
- Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, yönetim kurulu üyesi Yunus Egemenoğlu ve Baş Hukuk Müşaviri İlhan Helvacı, UEFA Genel Sekreteri Gianni Infantino ve Cornu’nun yerine dosyayı üstlenen Aleys Bell ile görüştü.
20 Ocak 2012 – Cuma
- Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, UEFA ile yaptığı toplantının ardından Spor Toto Süper Lig kulüplerinin başkanlarıyla bir araya geldi.Yapılan toplantının ardından Fenerbahçe Başkan Vekili Nihat Özdemir ve Asbaşkan Ali Koç toplantı sonrasında açıklamalarda bulundu.
21 Ocak 2012 – Cumartesi
23 Ocak 2012 – Pazartesi
- Fenerbahçe’nin UEFA ve TFF’ye karşı CAS’ta devam eden davasının duruşma tarihi 22 Mart 2012 Perşembe olarak açıklandı.
24 Ocak 2012 – Salı
- Fenerbahçe başkan vekili Nihat Özdemir ve asbaşkan Ali Koç Lig TV’de gündeme ait soruları yanıtladılar.
- Lütfi Arıboğan Sports TV’ye konuştu.
25 Ocak 2012 – Çarşamba
- İBB 3 – 2 Fenerbahçe
- Aziz Yıldırım, UEFA Başkanı Platini’ye süren dava ile ilgili bir mektup gönderdi.
26 Ocak 2012 – Perşembe
- Aziz Yıldırım TFF Genel Kurulu’na 58. madde ile ilgili bir mektup gönderdi.
- TFF Genel Kurulu 58.maddenin bir kereliğine değişmesini reddetti.
- Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, “bir defalık af” isteyen “puan silme” önergesinin Genel Kurul’da reddedilmesinin ardından “Hayırlısı oldu. 8 takım düşmez; 1-2 takım düşer o kadar” yorumunda bulundu.
- Ünal Aysal “Mehmet Ali Aydınlar istifa ederse kurgu bozulur” dedi.
27 Ocak 2012 – Cuma
- Fenerbahçe Moussa Sow’u transfer etti.
28 Ocak 2012 – Cumartesi
- TFF, olağanüstü genel kurulu öncesinde Spor Toto 2.Lig ve 3.Lig kulüp başkanları ile yapılan toplantı hakkındaki haberleri yalanladı.
29 Ocak 2012 – Pazar
30 Ocak 2012 – Pazartesi
- Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu’nun federasyonun yol haritasını belirlemek için yaptığı toplantı sona erdi. Başkan M.Ali Aydınlar ve Yönetim Kurulu göreve devam etme kararı aldı.
31 Ocak 2012 – Salı
TFF Başkanı M.A.Aydınlar, Başkanvekili Lütfi Arıboğan, Başkanvekili Göksel Gümüşdağ istifa ettiler.
M.A.Aydınlar istifa gerekçeleri arasında, TFF’de kendisinden bilgi saklanmasını da gösterdi.
Aydınlar’ın istifasında CAS Hakimi Kısmet Erkiner’in söyledikleri etkili oldu.
TFF Başkanlığına ilk aday Trabzonlu İbrahim Hacıosmanoğlu oldu. Hacıosmanoğlu için video1, video2.
Ligde oynayacağı Antalyaspor maçı öncesinde Galatasatay Antalyasporlu Necati Ateş ile anlaştı.
3 Temmuz Operasyonu Kronolojisi 1 – (Temmuz 2011)
3 Temmuz Operasyonu Kronolojisi 2 – (Ağustos 2011)
3 Temmuz Operasyonu Kronolojisi 3 – (Eylül 2011)
3 Temmuz Operasyonu Kronolojisi 4 – (Ekim 2011)
3 Temmuz Operasyonu Kronolojisi 5 – (Kasım 2011)
ÜNAL AYSAL BİLYONER’E GÖRE HAKLI
Ünal Aysal 26 Ocak 2011 tarihinde katıldığı 32. Gün programında 20 milyon Galatasaraylı’nın AKP’ye oy verdiğini söyledi. Rakamları nereden buldu, nasıl hesapladı, yüzyüze görüşme yöntemiyle mi bunu çıkardı bilinmez. Ancak Bilyoner’e göre (hayır, “o” Bilyoner değil) büyük oranda haklı gibi.
Hoş, 3 Temmuz’dan bu yana “sandıkta görüşürüz” diyen Fenerbahçeliler’in de çok umurunda değil ya!
2011 Genel Seçim İllere Göre Dağılım
Bilyoner Taraftar Haritası
GALATASARAY’IN DERDİ NE?
Görüyoruz ki Galatasaray Kulübü; Türkiye Futbol Federasyonu’na (TFF) savaş açmış.
İkide bir bildiri yayımlayarak TFF yönetimini yerden yere vuruyor.
Sanki bu kulüp TFF’ye bağlı değil de TFF, Galatasaray’ın bir alt birimi…
Belli GS’nin derdi çok.
*GS yönetimi istiyor ki TFF; Fenerbahçe’yi ve Beşiktaş’ı süper ligden atın. Bunların peşine bir de Trabzonspor’u eklesin. Çünkü; FB ile BJK atılırsa, TS de kesin atılacak.
Böyle olunca GS; ligde tek kale oynayacak; kolayca şampiyon olacak.
İşte bu hayal ile Galatasaray yönetimi doğru dürüst transfer yapmadı. Hatta Arda’yı bile sattılar. Şimdi; TFF; Galatasaray’ın istediği cellatlığı yapmayınca kızıyorlar.
Beklesinler…
*Tahmin ediyorum ki şike soruşturmasını yürüten savcı Mehmet Berk ile polisler; olayın ta başından beri yaptıkları gibi; kendilerini destekleyecek bir kamuoyu yaratmak için, GS ile manevi dayanışma içine girdiler. Savcılık ile GS arasında görünmez bir bağ olduğunu düşündürtüyor açıklamalar. İki tarafın da ana hedefi Fenerbahçe.
Galatasaray yönetimi; kendisini hem savcı hem yargıç yerine koyarak rakip takımları hemen mahkum etti. Savcı da aynen bu havada. Bu mahkumiyeti; TFF’nin tasdik etmesini bekliyorlar.
Beklesinler…
*Acaba işin içine süper lig yayınlarını battal etme projesi de mi dahil edildi?
Yani FB’yi, BJK’yı, TS’yi ligden düşürterek ligi değersiz hale getirmek ve Digitürk’ü yayın yapamaz duruma sokmak gibi el altından yürütülen bir operasyon mu var?
*Galatasaray yönetimi; şike yasasının uygulama tarihini öne çıkartarak, kendi kulüplerinin isminin karıştığı iddialardan kurtulacaklarını sanıyor. Şeklen kurtulmuş olsalar da vicdanen aklanacaklar mı?
Fenerbahçe’ye karşı Denizli’de kurulan kumpası ve bu yolla kazandıkları şampiyonluğu FB’nin bu seneki şampiyonluğundan daha mı değerli ve temiz sanıyorlar?
Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören 13 Nisan 2006′da ‘Lig bizim kupa Galatasaray’ın olsun!’ derken, ne yapmış oluyordu?
Milletin, dinlenmediğini sandığı telefonandan yaptığı rahat konuşmaları; suç unsuru yapan savcılık bunun gibi açık açık yapılmış şike çağrılarını niye görmüyor?
Neden Papermoon’daki Beşiktaş-Galatasaray şikesi gündeme getirilmiyor? Sayın Demirören ile Adnan Polat’a; ‘Papermoon’da yaptığınız anlaşma gerçek oldu. Bu şikedir; gelin bakalım, ifade verin!’ diyen var mı?
O günlerin Futbol Federasyonu neden bu açık şike anlaşmasını soruşturmadı? Haluk Ulusoy, Sayın Yıldırım Demirören’in karısı tarafından akrabası diye mi acaba?
Neymiş efendim; şike yasası geriye işlemezmiş? Yani onlar erken suç işlediler diye kurtulmuş olacaklar; aldıkları kupalar da helal olacak?
– – –
Galatasaray’ın yaptığı hak ve adalet kavgası değil; Fenerbahçe’yi TFF eliyle infaz ettirme kavgasıdır. Galatasaray; iki dişli rakibini hukuk oyunlarıyla safdışı bırakmaya uğraşıyor. Şaşırdığım şey ise Trabzonspor’un, GS’nin peşine takılmış olmasıdır.
Neymiş efendim; bu seneki lig kupası onların hakkıymış?
Güldürmeyin insanı… Bilmiyor musunuz ki Trabzonspor için de şike iddiası varmış dosyada…
İddia Fenerbahçe ile ilgili olunca gereği yapılsın; Trabzon’la ilgili olunca görmezden gelinsin.
Yapmayın Sayın Sadri Şener. Bu tutumunuzla sadece taraftarlarınızı tatmin edersiniz ve boş yere de Federasyonla kulübünüzü karşı karşıya getirirsiniz.
Hiç değilse mahkeme sonuçlarını bekleyin.
Yargının verdiği karara siz de ben de saygı duyalım.
– – –
Şike futbolumuzda hep vardı. Büyükler büyük şike; küçükler küçük şike yaptılar.
Kimse çıkıp da uluslar arası kurallardan, temiz ligden söz etmesin.
Hele hele Galatasaray yönetimi…
Fenerbahçe’nin ne Mehmet Ağar’ı var ne de Fatih Terim’i…
Hatta ve hatta Papermoon’u bile yok.
Aziz Yıldırım’ı askeri ihalelerden dışlamak isteyenlerin devreye soktuğu bir operasyonu Fenerbahçe’yi yıkmak için fırsat görenler; boşuna umutlanmasınlar.
Ağır Ceza Hakimi pozisyonunda olduğunu zanneden Ünal Aysal’a da ‘Biraz çalış, kazan da öyle ye.’ demek futbol camiasının hakkıdır.
Sayın Aysal; ilk taşı atanın günahsız olması gerekir; derler. Şu 8-0′lık Ankaragücü- Galatasaray maçının kalecisi Zalad ile bir görüşmenizi de isteriz doğrusu. O harika sonucu nasıl elde ettiğinizi öğrenir; daha bir mutlu olursunuz. O zamanki Futbol Şubesi sorumlunuz size yardımcı olacaktır sanırım.
G.SARAY BU PARAYLA KURTULMASIN DAHA İYİ
Bir süredir spor kamuoyunda bir isim dolaşıyor: Ünal Aysal
Galatasaray’ı kurtaracak adam olarak kendini gösteriyor. Bir grup G.Saraylı da onun peşine takılmış gidiyor. Gelin size bir de ben bu
“Kurtarıcı Ünal Aysal”ı anlatayım.
Aysal’ı G.Saray Kulübü’ne sokan benim. Kendisi bana Mehmet Ali Birand tarafından getirildi ve“Belçika’da yaşayan bir G.Saraylı. G.Saray Adası’nıkiralamak istiyor” diye takdim edildi.
Ben de G.Saray’ın bütün mal varlıklarını gelire çevirmek isteyen bir yönetici olarak kendisiyle görüştüm. Yönetimdeki arkadaşlarıma tanıştırdım. G.Saray’la ilgili pek çok projemizi kendisiyle paylaştık. Adanın kiralanmasına, stat yapımına ve daha pek çok projeye talip oldu.
Sonra bir gün devletin çok üst kademelerinden birisi beni uyardı:
“Ünal Aysal, sizin G.Saray anlayışınıza uymaz. SizG.Saray’ı hep temiz tuttunuz. Devletle iş yapan,devletten ihale alan kimseyi bu kulüptennemalandırmadınız. Ünal Bey size yakışmaz” dedi.
Ve bir rapor gönderdi. Burada Ünal Aysal‘ın devlete“süper pahalı fiyatla” enerji sattığı belgeleniyordu. Ereğli’deki bir doğalgaz santralinin sahibiydi ve bu santral Türkiye’ye kilovat saati 12 cent civarında bir fiyatla enerji satarak “Türkiye rekoru kırıyordu.”
Durumu Aysal‘a sordum. “Evet ama istiyorlarsasantrali devlete satarım” dedi.
Ancak santral için belirlediği fiyat da normalin kat be kat üzerindeydi.
Bunun üzerine G.Saraylı dostlarımı Ünal Aysalkonusunda uyarmaya başladım.
Ancak o bir kere G.Saray’a elini sokmuştu. Eski BaşkanMehmet Cansun‘la ortak bir şirket kurdu (Cansun’un başkanlık dönemi bittikten sonra). Bu arada kulüp parasızlıktan kıvranıyordu. Ünal Aysal da “İyi G.Saraylırolünde” finansörlük yapıyordu. Ama elindeki G.Saray hisseleri zaten Aysal‘ın riskini sıfırlıyordu. Üstelik de kulübe verdiği her kuruş için sayfalarca sözleşme imzalatıyordu.
Aysal, G.Saray sayesinde büyük bir tanınmışlık elde ediyor, herkes tarafından saygın işadamı, G.Saray’ı kurtaracak para babası olarak görülüyordu.
Ama kimse o paranın Türkiye halkına pahalı enerji satarak kazanıldığıyla ilgilenmiyordu.
Ünal Aysal‘n Ünimar şirketinin Türkiye’ye şimdiye kadar 465 milyon dolar zarar verdiğini gösteren Sayıştay raporu gazete sayfalarında yer bulamazken, Aysal‘ın sportif yönü ortaya atılıyordu.
Ben Hürriyet’te olduğum dönemden başlayarak ÜnalAysal‘a karşı tavır almaya başladım. Hâlâ devam ediyorum.
O şimdi Sabah gazetesini suçluyor. Suçlayabilir. Ama ben G.Saray’ı yönetecek kişilerin, G.Saray’ı basamak olarak kullanmalarına karşı olduğum için bunları yazmaya devam edeceğim.
İster beğensin ister beğenmesin.
ÜNAL AYSAL
Değirmenin suyu
Sürpriz finansör Ünal Aysal’ın Galatasaray’a akıttığı 15 milyon doların kaynağı, Sayıştay’a göre, “fahiş fiyatla elektrik satışı”
Galatasaray Kulübü’nü AIG’yle olan borç krizinden çıkaran ve 15 milyon doları cebinden ödeyerek Sportif A.Ş’ye ortak olan Ünal Aysal, bu operasyonuyla bir anda kamuoyunun en merak ettiği kişilerden biri oldu.
DEVLET “FİYATI İNDİR” DİYOR, O YANAŞMIYOR
ÜNAL Aysal, “yap-işlet-devret” modeliyle kurduğu doğalgaz santralından devlete 10 cent gibi yüksek fiyatla elektrik satıyor. Enerji Bakanlığı “Size aşırı para ödüyoruz. Gelin bunu düzeltelim” diyor ama Aysal kabul etmiyor.
SAYIŞTAY: 872 MİLYON DOLAR ZARAR VERDİ
SAYIŞTAY raporuna göre, yatırım tutarının şişirilmesi ve elektrik fiyatının yüksek tutulması nedeniyle Aysal’ın şirketi, kamuyu altı yılda 872 milyon dolar zarara uğrattı. Ünal Aysal’a gelen para hemen döviz olup yurt dışına uçuyor.
Devlete pahalı elektrik satıyor
Sıkıntılı günler geçiren Galatasaray’ın AIG ile ipleri koparmasını sağlayan 14.6 milyon doları veren işadamı Ünal Aysal, Türkiye’nin gündemine oturdu Türkiye’ninn ilk doğalgaz çevrim santrallerinden birini kuran Aysal’ın, devlete çok yüksek fiyattan elektrik sattığı biliniyor. Zaten Aysal da bunu kabul ediyor.
AIG ile iplerini koparan Galatasaray’a ihtiyaç duyduğu paranın 14.6 milyon dolarlık kısmını cebinden çıkarıp veren, kalan 9 milyon dolar için de garantör olan işadamı Ünal Aysal, bir anda Türkiye’nin gündemine oturdu. 1972 yılında Türkiye’yi terk ederek Belçika’ya yerleşen Aysal, enerji piyasası çevreleri ve Galatasaray Camiası’nda az çok tanınıyor. Galatasaray kulislerinde konuşulanlara göre, Aysal, mevcut yönetime nakit para sağlayıp, ekonomik rahatlama imkanı tanımasına rağmen, kongrede Özhan Canaydın’a karşı Mehmet Cansun’u destekleyecek. Ancak şimdi kulislerdeki söylentilerden çok Aysal’ın servetinin kaynağını merak ediyor. Galatarasay’ın ihtiyaç duyduğu paranın 14.6 milyon dolarlık kısmını kredi almadan, tamamen kendi kaynaklarından karşılayan Aysal, Türkiye’deki Uni-Mar Doğalgaz Çevrim Santrali ve turizm yatırımları ile de tanınıyor. 1996 yılında Türkiye’nin ilk özel elektrik santrallerinden biri olan Uni-Mar’ı Belçika, Japon ve İngiliz konsorsiyumu ile inşa eden Aysal, bu projelerin ardından da Ortadoğu’da dört adet elektrik santrali ile İran’da da bir santral kurdu.
ENERJİ SEKTÖRÜNÜ SEVİYOR
ENERJİ, Aysal’ın özel ilgi alanlarından biri. Ancak özellikle Türkiye’de yap-işlet-devret modeliyle kurduğu Uni-Mar Doğalgaz Çevrim Santrali, aynı dönemde devreye giren diğer üç santralle birlikte sürekli kamuoyunun gündeminde. Yaklaşık bir yıldır Enerji Bakanı Hilmi Güler, alım garantili yap-işlet- devret santrallerinin sahipleriyle fiyatın düşürülmesi için pazarlık yapıyor. Ancak onlar, “arkamızda uluslararası finans kuruluşları var. Onları ikna edemeyiz” diyerek fiyat indirmeye yanaşmıyor. ‘Buy out’, tahkim söylentileri havada uçuşuyor. Bu santral sahiplerinin arasında Aysal da bulunuyor. Uni- Mar’ın bu yılki satış tarifesinin 10 cent civarında olduğu biliniyor. İddialara göre Aysal devletten aldığı enerjinin bedelini de Türkiye’de tutmuyor. Hemen dövize çevirip yurtdışındaki şirketine aktarıyor. Aysal, doğalgaz alıyor elektriğe çevirip devlete satıyor. Devlet ihtiyacı olsa da olmasa da 20 yıl boyunca Aysal’dan elektrik almak zorunda. Çünkü yapılan sözleşmede devlet yatırım karşılığında “alım garantisi” veriyor. Üstelik şirketin belirlediği fiyattan. Diyelim ki santralde kullanacağı doğalgazı 4 cente alıyor. Üstüne işletme maliyeti ve yatırım bedelini de ekleyen Aysal, devlete elektriği 10 centten satıyor.
‘EVET, PAHALI SATIYORUM’
DEVLET bir yandan ucuz fiyat için üretici firmaları ikna etmeye çalışırken diğer yandan Sayıştay, Hazine gibi kurumlar olayın vahametini gösteren raporlar hazırlıyorlar. Raporlarda sürekli söz konusu santrallerin devlete nasıl pahalı elektrik sattığı anlatılıyor. Gerçi Aysal, daha önce verdiği bir röportajında da “Evet, devlete elektriği pahalı satıyorum” diye itirafta da bulunmuş, bu durumun sebeplerini de şöyle sıralamıştı: “1992 yılında bu santrallerin yapımı gündeme geldiğinde Türkiye’nin şartları çok farklıydı. O sırada birinci öncelik yabancı sermayeyi bu sektöre getirmekti. Ama o zaman idareciler, pahalı elektrik alma gayesi ile değil eşantiyon gibi pahalı da olsa yabancı grupları bu alana sokmak istiyorlardı. Resmen eşantiyondu yani. Çünkü o dönemde yabancı sermaye Türkiye’ye negatif bakıyordu. O sırada biz dolar bazında yüzde 12 faizle kredi bulduk ve bu da yatırımın maliyetini artırdı.”
BU NASIL KAZANÇ?
AYSAL, kendini böyle savunsa da Sayıştay’ın henüz resmi olarak yayımlanmayan ancak başta Enerji Bakanlığı olmak üzere tüm kurumlara gönderdiği Yap-İşlet-Devret santrallerle ilgili taslak raporunda zehir zemberek tespitler yer alıyor. Sayıştay öncelikle Uni-Mar’da yatırım bedelinin şişirildiği görüşünde. Raporda bu şöyle ifade ediliyor: “Fizibilite raporunda 202 milyon dolar, imtiyaz sözleşmesinde 235 milyon dolar, DİE’ye 98.8 milyon dolar bildirilen yatırım tutarı, 70 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Şirketin 1996-2001 yılları arasında kullandığı dış borç kütüğüne kayıtlı olan 409 milyon dolar tutarındaki kredinin, 383 milyon dolarlık kısmı yatırım için kullanılmamıştır. Şirketin 5. yılda dolar bazında yıllık kazancı yüzde 30’a çıkmaktadır. Bu marj kabul edilemeyecek kadar yüksektir. İlkin 6.51 cent/kwh olarak belirtilen enerji birimi fiyatı, 7.91 olmuştur. Tüm bu uygulamalar sonucunda 6 yıllık işletme döneminde uğranılan kamu zararının, 2003 yılı sonu itibariyle değeri 872 milyon dolar olmuştur. Devlet, 6 yıllık işletme süresi içinde santralın yatırım tutarının 12.5 katı kadar zarara uğramıştır.” Sayıştay bu tespitleri yaptıktan sonra santralin daha ikinci yılın başlarında yatırımda kullandığı özkaynağın tamamını geri aldığının da altını çiziyor. Ardından da şu öneri yapılıyor: “2002 değeriyle ödenen 451 milyon dolar tutarındaki fazla ödemenin tahsili yolları aranmalıdır.”
Polisten tokat yiyince Belçika’ya yerleşti
ÜNAL Aysal, 1972 yılından bu yana Belçika’da yaşıyor. Ancak oraya gidişinin ilgniç bir öyküsü de var. 1971 yılında Aysal, Tarabya’daki evinde eşi Ahu Hanım ve minik kızı Ala ile otururken, bir polis aracı durmaksınız korna çalmaya başlıyor. Minik kızının korkması üzerine polise “korna çalmaması için ricada” bulunmak üzere aşağıya inen Aysal, sinirli polisler tarafından tartaklanıp önce karakola sürükleniyor ardından hakaret ve dayağa maruz kalıyor. O sırada Ram Dış Ticaret’te parlak bir kariyeri olan Aysal, “Ben burada hiçbirşey yapamam diyerek” tası tarağı toplayıp Belçika’ya gidiyor ve bu ülkeye yerleşiyor.
——————————————————————————————————————————
Bu konuyla ilgili Sayıştay raporu:
YAP-İŞLET-DEVRET VE YAP-İŞLET MODELİ KAPSAMINDA YAPTIRILAN ENERJİ PROJELERİ HAKKINDA SAYIŞTAY
RAPORU (ENERJİ RAPORU) HAKKINDA ÖZET BİLGİ
Hükûmetlerin yapmak zorunda olduğu işlerin büyüklüğü ve bunların gerektirdiği fonların hacminin kamu kesiminin malî kapasitesini aşması, yeniden yapılandırmadan başlayarak özelleştirme düzenlemelerine kadar çok sayıda yöntemin geliştirilmesi sonucunu doğurmuştur. Bu yöntemlerden biri de kamu-özel sektör ortaklığı esasına dayanan Yap-
İşlet-Devret (YİD) modelidir.
Geniş anlamda YİD modeli, ileri teknoloji ve yüksek maddî kaynak ihtiyacı duyulan bir kamu yatırım veya hizmetinin finansmanının özel bir şirket tarafından karşılanarak gerçekleştirilmesi, sözleşme ile önceden belirlenen bir süre için işletilmesi, bu süre içerisinde üretilen mal veya hizmetin kamu kurum ve kuruluşlarınca veya hizmetten yararlananlarca satın alınarak yatırım bedelinin bu suretle ödenmesi ve sürenin sonunda işletilmekte olan tesislerin, borçsuz, bakımı yapılmış, eksiksiz ve işler durumda, ilgili kamu kurum veya kuruluşuna bedelsiz olarak devredilmesi şeklinde tanımlanabilir.
Ülkemizin bu modelle tanışması, kamu finansman sıkıntısının yaşandığı 80’li yıllara rastlamaktadır. Bu konuda ilk yasal düzenleme enerji sektöründe gerçekleşmiştir. 4.12.1984 tarih ve 3096 sayılı “Türkiye Elektrik Kurumu Dışındaki Kuruluşların Elektrik Üretimi, İletimi, Dağıtımı ve Ticareti ile Görevlendirilmesi Hakkında Kanun” ile elektrik enerjisi
alanında özel sektöre de faaliyette bulunma olanağı tanınmış ve bu Kanun uyarınca 85/9799, 85/9800 ve 87/11488 sayılı uygulama yönetmelikleri yürürlüğe konulmuştur.
3096 sayılı Kanun uyarınca enerji alanı imtiyazlı bir alandır ve görevli şirketlerle imzalanan sözleşmeler “İmtiyaz Sözleşmesi” niteliğini taşımaktadır. Kanunun yürürlüğe girdiği 1984 yılından 1993 yılına kadar enerji alanında görevli şirketlerle yapılan tüm anlaşmalar “İmtiyaz Sözleşmesi” olarak imzalanmış iken 1993-1996 yılları arasında yaptırılmasına karar verilen 3 adet doğalgaz santrali (Esenyurt, Marmara Ereğlisi Trakya ve Marmara Ereğlisi Uni-Mar) ile ilgili olarak görevli şirketlerle Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı arasında “Özel Hukuk Sözleşmesi” niteliğini taşıyan Uygulama Anlaşmaları akdedilmiştir. İmtiyaz sözleşmesinin tüm koşullarını taşıyan bu anlaşmalar, imzalandıkları
tarih itibariyle yürürlükteki Anayasa ve Danıştay Kanununa aykırı olarak, imtiyaz sözleşmesi yerine özel hukuk sözleşmesi olarak bağıtlanmış ve idarî yargı denetimi dışında tahkim usulü getirilerek sözleşmeler üzerindeki Danıştayın ön denetimi kaldırılmıştır.
YİD modeli kapsamında görevli şirketlerle yapılan ve yapılacak anlaşmaların, imtiyaz sözleşmesi dışına çıkarılması yönündeki ilk yasal düzenleme, 22.2.1994 tarih ve 3974 sayılı Kanunla gerçekleştirilmiştir. Bu Kanunla 3291 sayılı eski Özelleştirme Kanununa getirilen ek 5’inci maddede, enerji alanında yapılan sözleşmelerin “özel hukuk T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI2 hükümlerine tabi olduğu” ve “imtiyaz teşkil etmeyeceği” belirtilmiştir. Ancak bu düzenleme Anayasa Mahkemesinin 9.12.1994 tarih ve E:1994/43, K:1994/42-2 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
Bunun üzerine 8.6.1994 tarih ve 3996 sayılı “Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşletDevret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun” çıkarılarak 5’inci maddesinde “Yüksek Planlama Kurulunca belirlenen idare ile sermaye şirketi veya yabancı şirket arasında imtiyaz teşkil etmeyecek nitelikte bir sözleşme yapılır. Bu sözleşme özel hukuk
hükümlerine tabidir.” şeklinde bir düzenleme yapılmıştır. Bu düzenleme de Anayasa Mahkemesinin 28.6.1995 tarih ve E:1994/71, K:1995/23 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesinin, enerji alanında YİD modeli çerçevesinde görevli şirketlerle Bakanlık arasında imzalanan sözleşmelerin “imtiyaz sözleşmesi” niteliğinde olduğu ve “özel hukuk sözleşmesi” olarak imzalanamayacağı yönünde kararlar vermesi ve bu konuda iki ayrı kanunda yapılan değişiklikleri aynı gerekçelerle iptal etmesi üzerine, bu alanda “özel hukuk sözleşmesi” niteliğinde sözleşme yapılabilmesi ve “tahkim” usulünün uygulanabilmesi için yeni bir model arayışına girilmiştir. Bu kapsamda Yap-İşlet (Yİ) modeli geliştirilmiş ve 16.7.1997 tarih ve 4283 sayılı “Yap-İşlet Modeli ile Elektrik Enerjisi Üretim Tesislerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışının Düzenlenmesi Hakkında Kanun” çıkarılarak yasal alt yapı oluşturulmuştur. Bu Kanunda, enerji alanında bağıtlanan sözleşmelerin “özel hukuk sözleşmesi olmadığı” yönündeki yargı kararları nedeniyle, Bakanlık tarafından yapılan tüm işlemlerin, şirket statüsünde olan TEAŞ tarafından yapılması öngörülmüş, böylece ticarî şirketler arasında bağıtlandığı için bu sözleşmelerin “özel hukuk sözleşmesi” olmasına yasal imkân hazırlanmıştır.
Daha sonra 13.08.1999 tarih ve 4446 sayılı Kanunla Anayasanın 125 ve 155’inci maddeleri değiştirilmiştir. Bu değişikliğin ardından da 18.12.1999 tarih ve 4492 sayılı Kanunla Danıştay Kanunu değiştirilerek “tahkim” usulünün yolu açılmış, Danıştayın kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerini incelemek görev ve yetkisi, düşünce
bildirmeye dönüştürülerek idarî yargının ön denetimi kaldırılmış ve nihayet 21.01.2000 tarih ve 4501 sayılı Kanunla imtiyaz sözleşmelerinde tahkim ve uluslararası tahkim düzenlenmiştir.
Yasal alt yapısı bu şekilde oluşturularak görevli şirketlerle imzalanan “özel hukuk sözleşmeleri” bugün ülkemizde enerji alanında yaşanan sıkıntıların başlıca sebebidir. Sözleşmeler üzerinde idarî yargının ön denetimi olmaması sonucunda kamu aleyhine hükümlerin yer aldığı ve riskin kamunun üzerinde kaldığı sözleşmeler akdedilmiştir.
Bakanlık ile özel şirketler arasında imzalanan sözleşmelerin tamamına “Gizlilik” yönünde hükümler konulması nedeniyle, kamu aleyhine yapılan düzenlemelerin ilgili kurum ve kuruluşlar ile kamuoyu tarafından öğrenilmesi imkânı da ortadan kalkmıştır.
Rapor kapsamında YİD modeliyle yapılan 24 ve Yİ modeliyle yapılan 5 olmak üzere toplam 29 adet santral incelenmiş olup bu incelemeler sonucunda tespit edilen sorunların başlıcalarına aşağıda kısaca değinilmiştir.
YİD modeliyle yapılan santrallerle ilgili olarak ilâna çıkılmamış, başka şirketlerden teklif alınmamış ve ihale yapılmamıştır.
Santrallerin kurulacakları yerlerin, arz-talep dengesi göz önüne alınarak Bakanlık tarafından belirlenmesi gerekirken, bu yerlerin seçiminin firmalara bırakılması sonucunda 3 bazı bölgelerde talebin çok üzerinde enerji üretecek kapasitede santraller kurulmuş ve üretilen enerjiye o bölgede ihtiyaç duyulmadığı için ilâve yatırım yapılarak yeni iletim hatları tesis edilmiş, bu da enerji maliyetlerinin yükselmesine ve kayıp-kaçak oranlarının artmasına yol açmıştır.
Şirketler tarafından ilgili yönetmelik hükümlerine aykırı olarak düzenlenen hatalı fizibilite raporlarına dayanılarak proje kabulleri yapılmış, bağlı ve ilgili kuruluşların fizibilite raporlarına verdikleri olumsuz görüşler dikkate alınmamıştır.
3096 sayılı Kanun hükümlerine göre sadece elektrik üretmek amacıyla kurulan şirketlerle sözleşme imzalanması mümkün olduğu halde, farklı alanlarda da faaliyet gösteren şirketlerle sözleşmeler imzalanmış ve yine aynı Kanuna göre sözleşmelerde işletme sürelerini belirleme yetkisi Bakanlar Kuruluna ait iken, Bakanlık, yetkisini aşarak Bakanlar Kurulu Kararı olmaksızın bazı projelerin işletme sürelerini artırmıştır.
Firmaların belirledikleri yatırım tutarları ile özsermaye getiri oranlarının hiçbir araştırma ve analiz yapılmaksızın aynen kabulü ve şirketlerle imzalanan sözleşmelere kamu aleyhine hükümler konulması sonucunda, toplam yatırım maliyetleri gerçeği yansıtmayan santrallerden yüksek tarifelerle enerji satın alınmasına ve şirketlerin söz konusu yatırımlarından USD bazında % 85’lere varan yüksek oranlarda getiri elde etmelerine yol açılmıştır.
Firmalar, santralleri fizibilite raporlarında verdikleri ilk teklif fiyatlarından daha düşük bedellerle tamamladıkları halde, yatırım dönemi sonunda (özellikle doğalgaz santrallerinde) maliyetlerin yıllık % 4,6 ile % 5 arasında değişen oranlarda eskale edilmesine izin verilerek toplam yatırım maliyetlerinin daha da yükselmesine sebep olunmuştur.
Görevli şirketlerle imzalanan Uygulama/İmtiyaz Sözleşmeleri defalarca değiştirilmiş ve her değişiklikle, projelerin toplam yatırım tutarları ve elektrik satış tarifeleri yükseltilmiş, işletme süreleri uzatılmış, erken üretim, eksik ve fazla üretim fiyatları değiştirilmiştir. Bu tür değişiklikler tamamen şirketlerin talepleri doğrultusunda ve firmaların lehine olmuş, kamu yararı açısından yapılması zorunlu olan değişiklikler yapılmamış, bu da kamu kesiminin riskinin artmasına yol açmıştır.
Tüm bu uygulamalar sonucunda, santrallerin işletmede oldukları ortalama 4 yıllık süre içinde 2.3 milyar USD kamu zararı ortaya çıkmıştır. Uğranılan kamu zararının sona erdirilmesi amacıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığınca şirketlerle bir an önce görüşmelere başlanılmalı, sözleşmelerin ve tarifelerin tadilinden, asgarî alım garantisi miktarları ve hazine garanti sürelerinin düşürülmesine kadar geniş bir yelpazede çözüm aranmalıdır. Bu çerçevede bir çözüme ulaşılamadığı takdirde hukuki süreç başlatılmalıdır.
NOT : Aslı XII+309 sayfa olan Enerji Raporu, Sayıştay Genel Kurulunun 26.2.2004 tarih ve 5088/1 sayılı kararı uyarınca 18.3.2004 tarihinde 8 klasör ekiyle birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştur.